Din büyüklerine dil uzatmaktan sakın!

A -
A +
"Gece gündüz, midenin ve nefsinin isteklerini düşünüyorsun. Bunlara kavuşabilmek için, biraz din bilgisi edinmişsin. Küçücük sermâyen ile kendini din adamı sanıyorsun!"
 
Bugün, Hakîkat Kitabevi yayınlarından "Fâideli Bilgiler" kitabından şu güzel cümleleri; din adamı kisvesiyle din büyüklerine dil uzatanların çoğaldığı şu günlerde siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyorum efendim... 
"Hadîkat-ün-nediyye"de Abdülganî Nablüsî “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki:
Selef-i sâlihînden çoğu, sıkıntılar çekti. Ağır ibâdetler yaptı. Sen onlar gibi yapma! Sen, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiş olan kolaylık yolunu tut! O büyüklere de dil uzatma! Onlar senden daha çok bilgili ve anlayışlı idi. Sen, onların bildiklerini bilmiyorsun. Bilmediğin, anlamadığın şeylere karışma ve bunlara uyma! Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden anladığına güvenip de, o büyüklere karşı gelmekten de kendini koru! Onlar, Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri senden dahâ iyi anlamışlardı. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” zamanına, senden daha yakın oldukları için ve ma’rifetullah ile akılları aydınlanmış olduğu için ve sünnete çok sarılmış oldukları için ve ihlâsları, yakînleri, tevhîdleri ve zühdleri çok olduğu için senden ve senin gibilerden daha iyi biliyorlardı. Ey zavallı din adamı! Gece gündüz, midenin ve nefsinin isteklerini düşünüyor, onların arkasında koşuyorsun. Bunlara kavuşabilmek için, biraz din bilgisi edinmişsin. Küçücük sermâyen ile kendini din adamı sanıyorsun. Selef-i sâlihîn ile “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn” boy ölçüşmeye kalkışıyorsun. Ömürlerini ilim öğrenmekle ve öğretmekle geçiren, sâlih amellerle kalplerini temizleyen, helâl lokma yemek ve haramlardan kurtulmak için, şüphelilerden titizlikle sakınan, o din büyüklerine dil uzatma! Onlar senden çok yüksek idi. Senin bu hâlin, serçenin, yemekte, içmekte, doğan kuşu ile yarış etmesine benzemekdedir. O büyüklerin riyâzetleri, ibâdetleri, bütün sözleri ve ictihâdları, Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere uygun idi...
Hadîs-i şerîfte, üçüncü asırdan sonra, yalan ve iftirânın çoğalacağı bildirildi. Bid’atler, dalâletler artacaktır. İ’tikâdda ve amelde, Selef-i sâlihînin yolundan ayrılanlar, sapanlar çoğalacaktır. Kitâba, Sünnete ve Selef-i sâlihînin icmâ’ına sarılan fıkıh âlimleri ve tasavvuf yollarının sâlikleri kurtulacak, bunlardan ayrılanlar felâkete sürükleneceklerdir. Fıkıh âlimleri ve tesavvuf yolunun mütehassısları kıyâmete kadar bulunacak. Fakat kimler olduğu kesin olarak bilinmeyecektir. Ancak, Müslümânların söz birliği ile şehâdet ettikleri kimseler belli olacaktır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.