"Sen, sabredicilere ikrâmımı müjdele!"

A -
A +
En büyük sıkıntıyı Peygamberler ve Allahü teâlânın sevgili kulları çekmiştir. Peygamber efendimizi Taif’te çocuklara taşlattılar... Kendisini öldürmek istediler ancak o yine sabretti...     Bu dünyaya gelen, bazı musîbetlere mâruz kalır. Dünya ve âhiret hayatını kazanmak isteyenin açlığa, insanların kötülemesine ve çeşitli musîbetlere sabretmesi lâzımdır. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde buyuruyor ki: (Ey müminler, itâat ediciyi âsiden ayırmak için sizi gazâda düşmandan korkmakla, yahut oruç, kıtlık ve açlıkla, zekât ve bir zarar neticesinde malın azalmasıyla, hastalık ve zayıflık gibi beden noksanlıklarıyla, gök ve yer âfetlerinden meyvelerinizin veya meyve yerinde olan evlâtlarınızın mahv ve noksanlığıyla imtihan ederim. Ey habîbim, sen sabredicilere ikrâmımı müjdele!) Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de sabır hakkında buyurdu ki: (Sabır üçtür: Musîbete sabır, tâate sabır ve günâh işlememeye sabır. Musîbete sabredene, Allahü teâlâ üçyüz derece ikrâm eder. Her derece arası yerden göğe kadar mesâfedir. Tâ'ate sabredene, Allahü teâlâ, altıyüz derece ihsân eder. Her derece arası, yerin dibinden, Arş'a kadardır. Günâh işlememeye sabredene, Allahü teâlâ, dokuzyüz derece verir. Her derece arası, yerin dibinden Arş'ın üstüne kadardır.) Müslümanlık sıkıntı yoludur. En büyük sıkıntıyı Peygamberler ve Allahü teâlânın sevgili kulları çekmiştir. Peygamber efendimiz, (En çok sıkıntıyı ben çektim) buyuruyor.             *** İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden Eyyûb aleyhisselâmın çok mal ve serveti ile on oğlu vardı. Sürü sürü hayvanları, bağları ve bahçeleri bulunuyordu... Allahü teâlâ, hazret-i Eyyûb'u imtihân etmeyi murâd etti. Onun mallarını çeşitli vesîlelerle elinden aldı. O sabretti... Bir gün, hocaları ile ders okuyan on çocuğunu da depremde kaybetti. O, Allahü teâlâya teslimiyetini bildirdi... Bundan sonra vücuduna hastalık geldi. Akrabâları, komşuları yanına uğramaz oldu. Şehir halkı onu ve hanımı Rahîme Hatun'u şehirden dışarı çıkardılar. O, yedi yıl dert ve belâ içinde kaldı. Hâlinden hiç şikâyet etmedi... Bir gün Cebrâil aleyhisselâm gelerek Allahü teâlâdan;  "Ey Eyyûb! Belâ verdim sabrettin. Şimdi ben sıhhat ve nîmet vereceğim" haberini getirdi. Allahü teâlâ;  "(Ey Eyyûb!) Ayağını yere vur. Çıkan sudan gusleyle ve soğuğundan iç" buyurdu. Bu emr-i ilâhî üzerine Eyyûb aleyhisselâm ayağını yere vurdu. Biri sıcak, biri soğuk, iki pınar fışkırdı. Sıcak sudan gusledince bedenindeki; soğuk sudan içince içindeki hastalıklardan kurtuldu ve sıhhate kavuştu. Gencecik biri oldu. Allahü teâlâ mallarını iâde etti. Çok sayıda evlat ihsân etti... Unutmayalım ki hepimiz imtihandayız. Allahü teala cümlemizi bu imtihanı kazananlardan eylesin.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.