Her iyiliğin bir karşılığı vardır

A -
A +
"Yâ Resûlallah, hayvanlara yaptığımız iyilik için de ecir var mıdır?" diye sorulunca buyurdu ki: "Evet. Can taşıyan her mahluka yaptığınız iyilik karşılığında ecir vardır."
 
 
Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ve onun Eshâb-ı kirâmı her canlıya karşı merhametliydiler. Bizler de onların yolunda olmalıyız. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) hazretleri nakleder: 
Bir gün Peygamber efendimizin sohbetinde bulunuyorduk. Bize şöyle bir hâdise anlattı:
-Yolculuğa çıkan birisi yolda su bulamayıp çok susadı. Bir kuyuya rastladı. Kuyunun suyu aşağıda idi. Kova da olmadığı için, zorlukla kuyunun dibine indi. Sudan iyice içip susuzluğunu giderdi. Suyunu içtikten sonra yine zorluklarla kuyudan çıktı. Dışarıda bir köpek ile karşılaştı. Köpek susuzluktan dilini çıkarmış vaziyette durmadan soluyor, susuzluktan toprağı eşeleyip yalıyordu. Adam köpeğin bu hâlini görünce kendi kendine "Bu da tıpkı benim gibi susamış" dedi. Köpeğin bu hâline dayanamayıp tekrar kuyuya indi. Yanında su kabı da olmadığından, pabucuna su doldurdu, dişleri ile tutarak kuyudan çıkarttı ve bu su ile hayvancağızı suladı. Onun, susamış bir köpeğe olan bu merhametinden dolayı, Allahü teâlâ kendisinin günâhlarını magfiret etti...
Bu kıssayı dinleyenlerden birisi Peygamber Efendimize sordu:
-Yâ Resûlallah, hayvanlara yaptığımız iyilik için de ecir, sevap var mıdır?
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Evet. Can taşıyan her mahluka yaptığınız iyilik karşılığında ecir vardır.
              ***
Başka bir zaman da Peygamber efendimiz yine buyurdu ki:
-Cennete ancak merhametliler girer.
Eshâb-ı kirâm sordu:
-Yâ Resûlallah, biz hepimiz merhametliyiz.
-Fakat merhametin, sırf insanın kendi şahsına münhasır olmaması, bilâkis bütün insanlara karşı olması lâzımdır. Gerçek manada bütün insanlara merhamet eden yalnız Allahü teâlâdır.
Birisinin uygun olmayan bir iş yaptığı görüldüğü zaman, "Allahından bul!", "Şeytanından bul!" gibi şeyler söylememelidir. "Allahım ona merhamet et, ona acı, günâhlarını affet, ona hidâyet nasip eyle" demelidir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
-Müslümanlar merhamette, tıpkı bir bedenin uzvu gibi olmalıdır. Nasıl ki bedenin herhangi bir uzvu rahatsızlandığında, diğer bütün uzuvlar perişan oluyor ve hasta uzuv iyileşinceye kadar rahat edemiyorsa, aynen onun gibi Müslümanlardan birinin bir derdi olduğu zaman, o bundan kurtuluncaya kadar diğer Müslümanlar da rahatsızlık duymalıdır.
              ***
Bir gün hazret-i Ömer, ihtiyar bir gayrimüslimin kapı kapı dolaşarak dilencilik ettiğini gördü. Onun bu hâline üzülüp dedi ki:
-Senin gençliğinde, vergilerini almışız, yaşlandın diye seni böyle perişan bırakamayız.
Sonra, bu ihtiyara, geçinebileceği kadar maaş bağladı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.