Mutlu olmak isteyen, herkese iyilik eder!..

A -
A +
Dünyada huzurlu olmak, başkalarının huzurunu temin etmekten geçer. Daha çok neşeli olmak isteyen, herkese iyilik etmelidir...
 
 
İyilik eden de, kötülük eden de kendine eder. O hâlde hep iyilik etmeli. Yaratılış itibarıyla, insan kendine düşkündür. Fakat nefsine, şeytana uyduğu için, maalesef kendine kötülük eder. Şu üç günlük dünyada ömrümüzü, kendimize iyilik etmekle geçirmeye çalışalım. Peki, insan kendine nasıl iyilik eder? Tabii ki başkasına iyilik etmekle. Yani başkasına ne kadar çok iyilik edersek, o kadar kendimize iyilik etmiş oluruz. 
Bir musibete maruz kalınca, hemen karşımızdakine kızarız. "Filan kimse niye böyle yaptı?" deriz. Hâlbuki kabahatli biziz, hata bizdedir. "Hata bende" diyen dünyanın en mutlu insanı olur. Ama "Kabahat onda, ben haklıyım, o haksız" diyen, hep üzüntü ve sıkıntı içinde yaşar. O hâlde ferahlamak, huzurlu olmak, başkalarının huzurunu temin etmekten geçer. Daha çok neşeli olmak isteyen, herkese iyilik etmelidir.
Allah’tan korkmalı, hiçbir Müslümanın aleyhinde konuşmamalı. Biz onun hesabını görmekle görevlendirilmedik. Hiç kimsede hata, kusur görmemeli. Görülmüşse de affetmeli. Hep iyi tarafını görmeli, hep iyi tarafını konuşmalı, hep iyiliğinden bahsetmeli. Sevmiyorsak, hiç olmazsa susmalı...
Peygamber Efendimiz, "rahmeten lil-âlemîn"dir. Herkese iyilik için, merhamet edici olarak gelmiştir...
            ***
Büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi Işık Efendi (kuddîse sirrûh) bir sohbetinde buyurdu ki:
Şeyh Rükneddîn Ebü’l-Feth Hindistan’ın büyük velîlerindendir. Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin yolunda, dîn-i İslâma hizmet ile meşgul oldu.
Şeyh Rükneddîn hazretleri, talebelerinden birine yazdığı mektubunda şöyle buyurdu:
“Bir gün Emîr-ül-müminîn Hazret-i Ali;
-Ben hiç kimseye asla iyilik ve kötülük etmedim, buyurdu.
Oradakiler bu söze hayret ettiler ve;
-Ey Emîr-ül-müminîn, belki sizden hiç kimseye karşı bir kötülük meydana gelmiş değil ama, iyilik için ne buyurursunuz? dediler.
Hazret-i Ali (radıyallahü anh) bu soruya cevaben buyurdu ki:
-Allahü teala Câsiye sûresi 15'inci âyet-i kerîmede meâlen; “Sâlih (iyi) amel eden kendine, kötülük eden de kendine etmiş olur” buyurdu. Ben birine iyilik ettiğim zaman, bana sevap yazılıyor, ona yazılmıyor ki! O biraz seviniyor, o kadar. Ama esas kârda olan benim, çünkü âhirette, o iyiliğin makâfâtına ben kavuşacağım. O hâlde ben, kendime iyilik yapıyorum, onlara değil...” 
Bu sebepledir ki din büyükleri; “Bu, kişinin iyiliği için yeter” demişlerdir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.