Balmumuna basılan dirayet mührü

A -
A +

Diyarbakır'da Kürtçe okul gerginliği haberini okudunuz mu?
Şöyle bir bakmışsınızdır. Detaylarına kafa yormaya vaktiniz yok. Canınız sağ olsun. Dert etmeyin, slogan atın yeter.
...
Bu saatten sonra Kürtçe eğitim olur mu olmaz mı, sırası mı tartışmasının anlamı yok.
Çözüm sürecini provoke ediyorlar demek de anlamsız. Tabii ki edenler olacaktır. Burada devlet olarak senin ne tepki verdiğin ve ne yaptığın önemli. Senden bina isteyen yok, öğretmen isteyen yok, o okulun resmiyette bir geçerliliği yok. Bir binaya bir tabela asılmış.. Burada Kürtçe eğitim verilecek, diyorlar.
Peki biz ne diyoruz: Yasak diyoruz. Boşaltıp mühürlüyoruz, -ipe bağlı balmumunun üzerine basılan mühür- onlar mührü söküyor.. Kapı önünde birikiyor. Biz gaz sıkıp dağıtıp bir daha mühürlüyoruz.
Bu zaten hep yaptığımız iş.. Yasak demek, mühürlemek, gazla suyla dağıtmak, o kapıda nöbet tutmak..
Bir de yapmadığımızı denesek.. Mesela hiç dönüp bakmasak.. Gülümsesek.. Resmî demeç isteyen olursa, "O işler öyle tabela asmakla olmaz. Yolu yordamı belli. Resmiyette bir anlamı yok. O çocukları ziyan etmesinler.." desek. Ne kaybımız olur?
Dediğiniz gibi, dedikleri gibi adamların bu ülkenin Batı'sında da yaşama arzuları varsa.. Bu ülkenin kamu kurumlarında, özel şirketlerinde çalışacaklarsa.. Yolu belli.. Geçerli olan müfredata tabi olacaklar, geçerli olan okullarda okuyacaklar. İlaveten çocuklarına en iyi şekilde Kürtçe öğretmek istiyorlarsa.. Kendi imkânları ile öğretiyorlarsa bize ne? Sadece Kürtler için değil, herkes için böyle bir talep makuldür: "Temel eğitimden sonra (öyle 12 yıllık olanından değil..4 yıllık olanından), ben -veya biz- çocuğumuzu arzu ettiğimiz gibi, kendimize göre bir müfredatla ve kendi imkânlarımızla eğiteceğiz.." Bu bir haktır. Özel sektör bu insanları bu halleriyle talep ediyorsa niye olmasın. Kamuya gireceklerse yolu belli.
(Neyse bu iş zamanla yoluna girer. Çok takılmanın anlamı yok. Ondan daha önemli işler var. PKK korkusunu bitirip hazır eğitilmiş ve dağ bayır dolaşmaya alışmış o insanlardan dışarıda [uluslararası sistemin bilgisi ve rızası dahilinde] Suriye'de, Irak'ta, Lübnan'da istifade etmeye bakmak lazım.)
...
Kürtçe dershane açacağız dediler, yasak dedik. Sonra izin alırsanız serbest, dedik. Adamın biri açtı. Bizim müfettişler gitti baktı, eksik buldular. Kapıların en az 80 cm olması lazım, bu kapılar 77 cm.. Olmaz dediler. Devlet bu değil. Bu ayak sürümek de değil, dirayet de değil.. Çaresizlik. Yasak, yasak, yasak diyerek geldiğimiz yere bakın..
Dirayetli insanlar bağırmaz, fısıltıyla konuşur. Dirayetli ülkeler ne yapar?
...
Batı basını bizi terör odaklarıyla iş birliği içinde göstermek istiyormuş. Bunun çözümü feryat figan etmek değil. Biz oyun kurucu ülkeyiz ya.. Onların bu teşebbüsünü boşa çıkaracak oyunlar kurmamız lazım. Oyun kurma imkânımız yoksa feryat figanın faydası yok. İçerideki insanları ikna etmenin de faydası yok. O düdüğe üfleyen insanlarla masaya oturacaksınız.
Savaşlar tek taraflı olmaz. Cephenin iki tarafı olur. Batı basını düşman, Batı düşman, Almanya, ABD, İngiltere, İtalya, Fransa düşman.. İsrail düşman.. Mısır düşman.. Suriye düşman.. Hepsi öbür cephede.. Bu hesapla bizim cephede kim var? Biz bütün dünya ile savaşmış gibi oluyoruz. Bu denklem aklınıza yatıyorsa ayrıca sakinleştirici yutmanıza ya da içmenize gerek yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.