Bizim vergi dairelerini Almanlar işletsin

A -
A +
Önce olayın özeti: Adam vergi mükellefi olma gafletinde bulunmuş veya çaresiz kalmış. Şirket kurmuş, almış, satmış, batmış.
Şirketini kapatmış.. Mevzuata uygun olarak beyanname vermeye devam etmiş. Torba kanunlardan biri çıktığı zaman gitmiş kalan borcunu yapılandırmış, ödemiş, kurtulmuş. Sene 2003.
O gün bugündür kayıt altında iş yapmayı enayilik olarak görüyor.
Derken 2014 senesinde evine bir yazı gelmiş. Vergi borcundan dolayı haciz işlemleri başlatılacağı yazıyormuş. Panikleyip koşmuş ki, yine 2003'ten önce kapattığı şirketinden kalma 245 liralık borç 3600 lira olmuş.. Onu istiyorlar.
E müjde de var tabii.. Yeni torba.. Gel yapılandıralım, cezayı silelim, 700-800 lira olur onu da öde, demişler.
Vergi dairesinden ve mevzuattan nefret eden adamın derdi 800 lira değil. Diyor ki: Madem böyle bir borç vardı neden 12 senedir beni arayıp sormadılar. Ben her vergi dairesini tek tek dolaşıp sormak zorunda mıyım? Bir ihmal varsa oradaki memurun, oradaki amirin, oradaki dairenin ihmali yok mu?
Madem 12 sene arayıp sormadılar neden bu işlerde zaman aşımı olmuyor.
Son sorusuna ben cevap verdim. Zaman aşımı olursa Türkler onun boşluğunu hemen bulur karşılıklı paslaşarak pürüzlü her işlerini zaman aşımına sokarlar. O teklifi geç, dedim.
Sonra hiç olmazsa belli bir rakama kadar olan vergi borçlarında zaman aşımı kuralının getirilebileceğine karar verdik.
...
Biz vergi mükellefi olmaktan hoşlanmıyoruz. Ama dolaylı vergi oldu mu ıkınıp sıkılmadan keyifle, şanla, şerefle ödüyoruz. Vergi daireleri de mükellefi sevmiyor. İşlemlerin çoğu usulen olduğu için kuralları katılaştırmak geliri arttırmıyor, suistimali arttırıyor. Mesela son yıllarda ihtilaf çözen danışmanlık şirketleri türedi. Vergi dairesi ile 2 milyon liralık ihtilafınızı mevzuata uydurarak çözüyor, 2 milyon yerine misal 350.000 lira ödeyip kurtuluyorsunuz. E tabii bir de hizmet bedeli var. Onun ne kadar olacağını da siz tahmin edin. Adamlar kamu yararına çalışan vakıf üyesi de değiller. Nereden ne çıkabileceğini biliyorlar. Riskli mükellefleri biliyorlar. Başlarına bela olabilecekleri biliyorlar.
Vergi mevzuatı gerçek hayatla örtüşmüyor. Misal Amerikalınınki örtüşür. 250 liralık alacağı 12 sene sonra 3600 lira olarak istemek gerçek hayatta yoktur. Alan, satan, bayi, bakkal, batan adam, tekrar çıkan adam 12 sene sonra alışveriş yaptığı adama "senden 250 lira alacağım kalmıştı" demez.
Veya duvara tırmandırıp önce ceza kesip sonra 40 çeşit baharata bulayarak "hadi onda bire düşürdüm onu öde bari" demez. Mafya bile demez. Alman, Amerikan, Fransız vergi dairesi demez. Türk'ün vergi dairesi der.
Bu kadar zulme ve eziyete rağmen Türkiye, vergi mükellefi bulamaz, dolaylı vergiye muhtaç kalır. Üstelik örtülü şekilde vergi mükellefi olmayanları teşvik eder. "Siz yiyin, için, yatın size bakacağım" der. Yahut imar rantından abad olanların yakasına yapışmaz. Konuşmaya bile değmeyecek acayip garaip bir düzen. İki yılda bir çıkan torba kanunlarla gaz alınır, tekrar devam denilir. İşini uyduran yırtar, kârlı çıkar uyduramayan mağdur olur.
Bizim düzen aman istihdam kapısı der, işçi çalıştırana eziyet eder. Çalışanlarla tek tek muhatap olup mükellef saymaz. Vergilerini, primlerini işverenden toplar. Pratiğini geçtim teorik olarak bu mevzuata tabi olup vergilerini tam yatırıp ayakta kalabilecek bir şirket yoktur. Bu, birbirimizi idare edeceğiz, demektir. Bir şey daha demektir: İstenildiği takdirde açığı bulunamayacak hiçbir şirket yok, demektir.
Dünyada ortalama Türk'ü en iyi tanıyan millet-devlet Almanlar. Genetik kodlarını en iyi bilen devlet Birleşik Krallık. Bazen diyorum vergi mevzuatı ve dairelerinin işletilmesi konusunda Almanlardan yardım mı alsak.. Bizim vergi dairelerini onlar işletse. Hem huyumuzu ve üçkâğıda meylimizi biliyorlar hem de doğru dürüst iş yapıyorlar. Ele güne karşı ayıp olur mu?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.