Kemalizm kalır ilkeleri değişir

A -
A +

Ahmet Özal, iki sene önce babasıyla ilgili bir hatıra anlatmıştı:

"Babam yeni Başbakan olmuştu. Konuta gittim, özel kalemi içeride paşaların olduğunu söyledi. Onlar çıkınca içeri girdim.. Masanın üzerinde iki klasör vardı. Birisinin üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin Kıbrıs Politikası, diğerinin üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürt Politikası yazıyordu" demişti.

İki paşa, yeni Başbakan'a hem hayırlı olsun diyor hem de bundan sonra adım atarken bu iki klasöre göre konuş demiş oluyor.

Şöyle düşünülürdü: Devlet ayrıdır hükümet ayrı.. Hükümet politikası devlet politikası ile çakıştığı müddet işler iyi gider çatışırsa -öyle ya da böyle- düzeltilirdi.

Yine aynı yıllarda biz de saf salak akıl yürütürdük. Derdik ki: Hadi hükümet politikasının nasıl oluştuğunu biliyoruz. Parlamento var. Teorik olarak orada olgunlaşır, bir karara varılır, varılan kararı hükümet uygular. Peki devlet politikası nasıl oluşuyor ve hangi şartlarda değiştirilebiliyor. Bunun yazılı olan veya olmayan prosedürü ne? Devlet deyince aklımıza kimler gelir.

Hükümet artı cumhurbaşkanı artı ordu yan yana gelince, mutabık kalınca devlet olur mu?

Bu soruya cevap arıyorduk. Ben başka takıntı ve ön yargıyla bunların mutabakatıyla da olmaz deyip orada kalıyordum. Bazıları da devlet politikası denilen şeyin aslında askeriyenin vesayet şalı olduğunu, MGK'da mutabık kalınan konuların devlet politikası sayılacağını söylüyordu.

Acaba aynı ağızlar bugün bütün şartlar değişmiş görünmesine rağmen (cumhurbaşkanı ayrı bir kutup değil, örtülü açık asker dayatması yok) devlet politikası kavramını nasıl tarif ediyor, karar mekanizmasının şemasını nasıl oluşturuyorlar?

Pratikte değişen şey ne?

....

Bu girizgâhtı, asıl konu değil. Bizde malum cumhuriyet hep kutsandı, bir de böyle ağız şapırdatarak ilkelerinden bahsedenler hep oldu. Ama işte ilkeleri deyip alt alta sıralayabilen hiç çıkmadı. Belli başlı tarihlerde TRT ekranına çıkan inkılap tarihi profesörleri de çok zorlanırdı. Bağımsızlık derlerdi.. Bağımsızlık niye cumhuriyetin ilkesi olsun.. Devletçilik derlerdi.. ne olduğu anlaşılmazdı. Milliyetçilik.. Ne demek anlaşılmazdı. Kemalizmin ilkeleri ile harmanlanır, aslında aynıdır denirdi, denmezdi.. Yuvarlanırdı.

Cumhuriyetin ilkesi diye bir şey olmaz da zorlayan olursa Kemalizmin ilkeleri olur. O da yazılıp söylenenler olmaz.

Beş altı yıldır Kemalizmin ilkelerinin değiştirileceğini düşünüyordum. Kapak yine Kemalizm olacak.. İçindeki metinler değişecek. Sanki bunun ipuçlarını ekranlarda görür gibi oluyorum. Bazı tipler üzerinden bunun işaretleri serpiştiriliyor.

Ben birkaç sene önce bu değişimi abartarak şöyle demiştim: Mesela Kemalizmin yeni ilkeleri aman çocuklarınıza Kur'an-ı kerim öğretin, olabilir. Dininizi iyi öğrenin olabilir. Duvarlarda İstikbal Göklerdedir gibi... Vatandaşını görünce, "Selamünaleyküm" diyen subaylara ne mutlu olabilir.. Cuma namazına giden subay methiyesi olabilir..

Bu sulandırmak mı olur, yumuşatmak mı bilmiyorum. Yüz yıl sonra Türkiye'yi değişen şartlardaki rolüne adapte etme çalışması denir mi? Onu da bilmiyorum. Yani geçişte böyle bir ara nağmeye ihtiyaç duyulmasının sebebini açıklayamıyorum.

....

Kırmızı kitap (Milli Siyaset Belgesi) denilen metinlerin nasıl değiştiğini duyduk. MGK bir konu üzerinde mutabık kalınca o mutabakata göre yeni politikalar tespit edilip kayda geçiyormuş. Beş yılda bir değişiyormuş ama bu kural değilmiş. Peki Kemalizmin ilkeleri değişecekse, yumuşatılacaksa, veya aynen kalacaksa bunun kararı hangi aşamalardan sonra ve nasıl veriliyor.

Yazılı kuralları olduğunu, tartışıldığını düşünmüyorum. Başka bir olgunlaştırma kanalı var.. Biraz daha bekleyelim bakalım. Resim tam görünmüyor. Kürtlerle anlaşma sağlanırsa beki resmin bir kısmı daha ortaya çıkar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.