"Ay tabii ki yerli malını tercih ederim"

A -
A +
İthal elektronik ürünlere ek vergi mi gelecekmiş ne.. Televizyoncu almış eline mikrofonu çarşı pazar dolaşıp soruyor:
-İthal ürünlere ek vergi gelecekmiş, bu hepsinin zamlanması demek.. Ne dersiniz?
Bir ablam bu habere çok sevindi:
-Ay tabii ki yerlisini tercih ederim. Paramız ülkemizde kalsın, öyle değil mi?
Yalancı..
Elektronik ürünün yerlisi nasıl oluyormuş? Mehmetçik piyade tüfeği gibi bir şey mi? Yoksa Atak helikopteri gibi mi?
Otomobilde de yerli yabancı ayırımı olsa hangileri yerli sayılır acaba? Ülkemizde üretim yapan markalar yerli sayılır mı?
Yerli malları haftası kutlayan neslin kulakları çınlasın. Biz fındık, fıstık, kuru üzüm ve evde yapılan kek pasta ile kutlardık. Bilmediğimiz için öğretmenimize yerli malı ne, diye soramazdık.
Tofaş'ın kuş serisini, Anadol'u biz hep yerli zannederdik. Yerli sayılır mı sayılmaz mı bugünün konusu değil. Hiç olmazsa isimleri Türkçe idi buna rağmen kamu hizmetlerinde tercih edilmedi. Askeriye'nin vazgeçilmezi Renault'du, o da muhtemelen yardım sandığının ortaklığının hatırına idi. 90'lı yıllara gelindiğinde onlar da ithal olanlarını tercih etmeye başladılar.
...
Yerli malına düşkün olanlar nedense resmi geçit törenlerine de çok düşkün oluyor. Resmi geçitler taşra halkının vazgeçilmez törenlerindendi.  Silahlar ve araçlar arka arkaya dizilir, protokolün önünden geçer halkımız da seyrederdi. Lastikleri dahil yerli bir tek ürün yoktu, olmazdı. Daha eski yıllardaki top arabalarının katırları hariç.
Çoğunuz bilmez, biz 27 Mayıs da kutlardık. Ne alakası varsa askerî araçların üzerinde esnafı ve köylüyü temsilen birer adam oturtulur ellerine tırpan, orak, keser, çekiç verilir.. Demirci ise önünde örs olurdu. TRT bir iyilik yapıp eski kayıtları yayınlasa yeni nesil için eğlence olur. O zaman gülmek suçtu.
Gayet tabii köprünün altından çok sular aktı. Çok şey değişti. Ama alışkanlıklarımızın çoğu bugünlere kaldı. Hâlâ hamasetten hoşlanıyoruz.
Abla gibi ay tabii ki yerli malını tercih ederim diyebiliyoruz. Hâlâ geçit resmi yapıyoruz. Silahın ismi Mehmetçik veya Atak olunca insanların mutlu olacağı zannediliyor. Eskiyi yaşayan nesiller devreden çıkmadıkça bu takıntılardan kurtulmak kolay görünmüyor.
....
En çok merak ettiğim konulardan biri de şu: Almanya genel harpten sonra ikiye ayrılmıştı. Doğu ile Batı arasında her bakımdan uçurum vardı.
Yaklaşık 50 sene sonra aradaki duvar kaldırılıp Batı, Doğu'nun yükünü sırtlandıktan sonra kaynaşmaları ve orta yolda buluşmaları çok zaman aldı.
Doğu ve Batı'da yaşayan insanların alışkanlıkları, refleksleri, hayalleri, korkuları üzerine hiç doğru dürüst film çekilmedi. Araştırmalar yayınlanmadı.
Adaptasyon sürecindeki sıkıntılar ele güne ayıp olmasın diye pek seslendirilmedi.
50 yıl az bir zaman değil. Orada yani Doğu Almanya'da doğan bir çocuk birleşme tarihinde 50 yaşında oluyor. Bırakın karakterinin şekillenmesini.. Ömrü orada geçmiş oluyor. O adamla birleşme sonrası Batı'da büyüyen çocuğunun arasındaki farka da bakmak lazım.
Bizdekine benzer hastalıklar var mı? Kolay atlatmışlar mı? Sahtekârlık, kaytarma, çalma, hile hurda yüzdeleri Batı ile eşit mi, eşit miydi?
Devlet deyince anladıkları aynı mı/mıydı? Yerli malına bakışları nasıldı? Resmi geçitlerde mutlu olurlar mıymış?
Azıcık fikir verir.. Yoksa bizimle aynı badirelerden geçen şartları dolayısıyla benzerlik oranı yüksek ikinci bir ülke gelmiyor aklıma.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.