BANA MAZLUM'U GETİRİN*

A -
A +
Soru: Biz Libya'nın neresindeyiz? Ülke olarak neresindeyiz, Kaddafi devrilmeden önce, devrilirken devrildikten sonra ne dedik, ne oldu?
Hiçbir şey demeseydik, etliye sütlüye karışmadan kenarda dursaydık ne kaybederdik, içindeymiş gibi yapınca ne kazandık? Gidişata ne kadar müdahil olduk?
Soru: Suriye işi patladığı zaman, içinde olmakla kenarda durmak arasındaki farkları madde madde sıralayabiliyor muyuz?
İçinde olduk mazlumları kurtardık. Buna rağmen 300.000 kişi öldü, taraf olmasaydık, kenarda durup her işi BM'den, uluslararası sistemden bekleseydik misal bizim hesaplarımıza göre 700.000 kişi ölürdü, diyebiliyor muyuz?
Soru: Mısır'da da aynı dert var. Mübarek dönemi.. İlişkilerimiz belli.. İhvan dönemi çok kısa bir aralık.. Sonraki dönem, darbe dönemi.. Son döneme darbe deyince ülke sicilinin bu anlamda temiz olduğu anlaşılmasın. Mübarek'ten geriye doğru 70 yıl aynı. Bu kadar aynılık içinde neden altı aylık dönemine takılıp kaldık?
Soru: İsrail'le gerginlik politikası yürütürken beklediğimiz şey ne? Ağzının payını mı vermiş oluyoruz, mazlumlara nefes mi aldırmış oluyoruz, hakkımızı mı korumuş oluyoruz.. Söz sahibi mi olmuş oluyoruz?
Soru: Suudiler de darbeci sayılır mı?
Soru: Azerbaycan yönetimin demokratik usullerle işbaşına geldiğini kabul ediyor muyuz? Hani bir teorimiz vardı ya.. Bir ülkede bir adam yüzde 70-80 oranında oy alırsa orada demokrasiden söz edilemez filan diyorduk ya.. Bu oranla nereye oturuyor, nasıl oturuyor?
Soru: Uluslararası sistemde mazlumlardan yana olmak ne demek? Nasıl olunur? Bu ne getirir, somut bir örneği var mı?
Soru: Uluslararası sistem ne demek? İçinde yer almak ne demek? Ben sistemin dışındayım kardeşim deme imkânı var mı, örneği var mı? "İçindeyim ama"lı yerler var mı, ortak özellikleri nedir?
Bu soruların cevabından mazluma ekmek çıkmaz.
* * *
Fransa'da üç adam gidip bir dergiyi bastı, katliam yaptı. Komplolardan arındırarak bakarsanız şu çıkıyor: El Kaide mensubu üç teröristin işi.. Gerçi o adamlar muhtemelen kafa kıyak şekilde hap alarak bu işe girişmiştir, ayık olsalar ve derdiniz neydi, diye sorulabilse söyleyecekleri nedir?
Biz emri yerine getirdik mi derler, intikam aldık, cezalandırdık mı derler?
Emir verenlerin derdi ve hesabı ne olabilir? Her eylemi Müslümanlara zarar veren bir örgütün amacı nasıl açıklanabilir?
"Terörün dini ırkı olmaz" söylemi de "demokratik laik hukuk sosyal devleti" güzellemesi gibi oldu. Bunu belirtmeye ne gerek var. Terördür der, kestirir atarsın.
Tamam IŞİD terör örgütü de onun yeşermesine sebep olanların hiç mi suçu yok, tamam bu da bir terör ama ayırımcılık yapanları da unutmamak lazım.. Yahut tahrik edenleri yok mu sayacağız deyince nasıl bir fayda umuyoruz, kime iyilik ettiğimizi düşünüyoruz. Bize bir faydası oluyor mu?
Fransa olayını azıcık komploya bulaştırırsanız şöyle bir şey de çıkabilir: Fransa gibi bir ülkede, övündüğü istihbaratına rağmen, bu üç terörist  gibi sicili bozuk adamlar hep takip altında olduğu halde böyle bir eylem yapılabiliyorsa iş büyük iş demektir. Birileri Fransız kamuoyu üzerinden Fransa'ya baskı yaparak "Ortadoğu'da burnunun doğrusuna gitme, bizimle birlikte hareket et", demiş olabilir. İçerdeki bir kanadın yönlendirmesi de olabilir.
"Suriye politikanı gözden geçir, Libya politikanı gözden geçir Cezayir üzerinde bir kere daha düşün" diyen birileri vardır. Bu sığ kıraathane teorisini beğenmediyseniz sizden daha derin ve güzelini beklerim.
.....
* Kemal Sunal filminin Kemal Sunal kadar şöhret olmuş repliğidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.