7 Fransız (çarpı) 100 Nijeryalı (bölü) 2 İngiliz=

A -
A +
Kongo'nun cumhurbaşkanı ülkemize gelse haberiniz bile olmaz. Amerikan başkanı gelecek olsa günler öncesinden duyarsınız. Yollar kesilir, nişancılar şöyle olur, oteli böyle olur.. Bu ne demek? Biz insanlar ve ülkeler arasında ayırım mı yapmış oluyoruz?
Hadi Batı, Şark'ı ve Afrika'yı hor görüyor, biz niye eşit davranmıyoruz?
...
Burhan Hocam (Kuzu) yazmış: Dün Nijerya'da 2000, Irak'ta 83, Suriye'de 26, Afganistan'da 16, Fransa'da 12 kişi öldürüldü. Fakat dünya sadece Fransa'yı konuştu.
Vatandaş cevap vermiş: Davutoğlu da sadece Fransa'ya gitti.
Bu işlerin edebiyatı ile matematiği örtüşmez.
Bayburt'un filan ilçesinin belediye başkanı kızını evlendirir, haberiniz olmaz. İstanbul'da filan başkanın kızı evlenir, herkesin haberi olur. Bu ayırım yapmak anlamına mı geliyor. Size neyi gösterirlerse onu görürsünüz. Türkiye 10 sene İdi Amin/Uganda haberleriyle yatıp kalkmıştı.
Şen'in torunu trafik kazasında öldü, Türkiye'ye maloldu. Oysa aynı günlerde kimbilir kaç tane torun öldü haberiniz bile olmadı.
Bu hayatın gerçeği. Eşitlik talep edenler ve ayırım yapılmasın diyenler de her adımda ayırım yapar. Önce büyük adamın düğününe gitmek için can atar.. Orada görünmek için. Kenar mahalleden tanıdığı birinin düğününe gitmez.. Orada görünmesi gerekiyorsa, bir hesabı varsa gider. Aile çevresinde enişte işadamı, kayınbirader memur ise eşit muamele görmez.
Aynı doğruyu Rahmi Koç'un seslendirmesi ile bir işçinin seslendirmesi aynı şey değildir. İkincisini duymazsınız. Kendimi yakacağım diye çatıya çıksa alay edersiniz. Oysa diğer beyefendi aynı konuyu aynı kelimelerle seslendirse günlerce konuşulur.
...
200'den fazla parti varmış. 20 tanesinin adını dahi Google'a bakmadan sayamayız. Niye eşit muamele yapılmıyor bu partilere? Kılıçdaroğlu'nun kayınvalidesi öldü, taziye için kaç kişi sıraya girdi. Bu 200 parti başkanından kimbilir kaçının kaç yakını ölmüştür haberimiz  yok. Neden? Önemsiz oldukları için.. Nasıl önemli olunur? Partiler aldıkları oya göre önem sırasına dizilir.. Devletler de belli kriterlerle..
Doğrular güce ve değişen dengelere göre yer bulur. İkna ederek, bu da sana kapak olsun diyerek olacak iş değil. Bakın Hasan Mezarcı'nın söyledikleri doğruydu ama adamı meczup ilan ettiler.
Erbakan'ın Başbakan sıfatı ile konutta verdiği yemekte zamanın kuvvet komutanı ne yaptı? Başbakan'a ders vermek için garsonu çağırıp, evladım bana rakı aldır, dedi. O günkü kamuoyu ne dedi? Helal olsun paşaya.. Hem laikliği kurtardı hem de ders verdi. (Rakı ile laikliği teminat altına alan ilk ve tek ülkeyiz)
Yaptığı doğru bir iş miydi? Bugün bir komutan aynı işi yapar mı? Yapmaz. Değişen ne? Dengeler ve güç merkezi.. Hani doğrular değişmezdi?
Peki içeride ve sosyal hayatta güce endeksli doğruları yadırgamıyoruz da uluslararası ilişkilerde neden yadırgıyoruz? (Siz Twitter'da bütün insanlar eşittir diyerek herkese eşit mi davranıyorsunuz?)
Dünya dengeleri değişince doğrular da değişecek? Dengeler değişmeden kahrolsun Batı Medeniyeti deyince boyunuz uzuyor mu? Sadece maliyeti arttırıyorsunuz. Aslında bu da sahtekârlığın bir diğer şekli.. Hayır fark edemediğimiz ikiyüzlülüğümüzün emaresi..
Efendim bütün dünya liderleri Paris'te toplanmış da Pakistan'a niye gitmemişmiş.. Gider miymiş? Bir gün sen de büyük ülke olursan, işine gelirse önden gidersin herkes peşine takılır.
Dünya medyası kontrolünde olur. Olayları önem sırasına sen dizersin. Doğruları sen sıralarsın. Batılılar da bugün senin yırtındığın gibi Batı medeniyetini de bu kadar hor görmeyin diye yırtınır mı, bilemem.
Kimbilir belki Nijerya'daki bir mağdur Batı'da 100 mağdurdan daha önemli olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.