PETER ABİNİN PRENSİPLERİ

A -
A +
Bu abi (Peter), Mörfi (Murphy) Kanunları'nın isim babası Edward Murphy kadar meşhur değil. Adamın tespitleri Türklerin hoşuna gidecek şeyler de değil.
50 yıl önce oturup "Ehliyetsizlik sınırı"na kafa yormuş, gazeteci arkadaşı ile notlarını bir kitapta toplamış, adına da "Peter Prensibi" demiş.
Bu kitabın Türkçe tercümesini Bedir Yayınevi 70'li yıllarda basmıştı. Türkçe sitelerde yaptığım aramada bu tercümeye atıfta bulunan bir yere rastlamadım.
Gazeteci Raymond Hull, kafa yorduğu konular üzerine Dr. Peter'in de çalışmaları olduğunu öğrenince birlikte Peter Prensibi kitabını yazarlar.
Peter söze şöyle başlar:
Çocukken bana, zirvedeki insanların ne yaptıklarını bildikleri söylenmişti ve "Peter, ne kadar çok bilirsen o kadar ilerlersin" denmişti:
Halbuki hayata atılan Dr. Peter, gerçeğin hiç de öyle olmadığını anlamış, yukarıdakilerin çoğu zaman hiçbir şey bilmediklerini ve düşünmediklerini görmüştü. Bunun sebebi, belli makamlara yükselmiş olan kimselerin bir zaman sonra "ehliyetsizlik" seviyelerini bulmalarıdır.
Bir vazifede çok kabiliyetli ve başarılı olan idareciler, bir veya birkaç derece yükselme sonunda bilgi, irade ve kabiliyetlerinin artık yetemez hâle geldiği bir yere varıyorlardı. Sonuçta o kişiler, beceremedikleri yeni vazifeleri yapmak yerine, elinden gelen başka şeylerle oyalanmaya başlıyor, bu yüzden de asıl yapılması gereken işler ya hiç yapılmıyor veya yanlış yapılıyordu.
Müdürü olduğu okulun eğitim işlerine aklı yetmeyen bir idareci, bütün vaktini okul pencerelerindeki panjurların aynı hizada durması, koridorlarda çöp bulunmaması, bahçedeki çimlere kimsenin basmaması ve sınıfların sessiz olması ile uğraşarak geçiriyordu.
Bir askerî birlik komutanının, askerin eğitimiyle hiç meşgul olmayıp, bütün vaktini garnizon içindeki yolların temizliği, ağaçların belli bir yüksekliğe kadar beyaza boyanması ve bazı inşaatlar ile geçirmesi de bu örneklerden biriydi.
Çok iyi motor ustası olan bir adam tamir atölyesi şefliğine terfi ettiği andan itibaren "ehliyetsizlik" seviyesini bulmuş ve atölyenin işleri tamamen durmuştu. Çünkü emrindeki işçilere iş dağıtması gereken bu usta, tamir edilmekte olan bir motor karşısında kendini kaybetmekte ve kollarını sıvayıp bizzat tamirata girişmekteydi. Tabii ki, o sırada bütün atölyenin işçileri de kendilerine iş kalmadığı için boş oturmaktaydı.
Ehliyetsizlik seviyesine varanların zararı, bulundukları yerin büyüklüğü ve yetkileri ile orantılı olarak artar.

HOBİ
Allah rahmet eylesin, Bahçeşehir'de oturan bir arkadaşım vardı. On sene önce sitelerinin yakınında uyanık bir adamın büyük bir araziyi düzenleyerek 50'şer metrekarelik hobi bahçeleri kurduğunu ve makul fiyatla kiraya verdiğini söylemişti.
Evinde bunalanın hafta sonlarında sebze, çiçek vs yetiştirebileceği, kahvaltı yapabileceği, çalışırken mangalını yakabileceği, geldiği zaman arabasını park edebileceği yerler..
O bahçelerden birini kiralamıştı.
Bir adam gelmiş, bayağı önemli bir para teklif ederek burayı bana devret demiş.
Üç parseli varmış, bunu da alırsa dört parseli olacakmış.
Arkadaşım, o kadar yeri nasıl düzenleyip ekip biçeceksin deyince, ben uğraşmayacağım demiş, benim işyerinde 30 kişi çalışıyor.. Göndereceğim birisini, bu işlere bakacak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.