Özgecan davası kaç ayda karara bağlanır

A -
A +

On sene önce bir gazetede Yargıtay'ın arşivinden bir kare fotoğraf yayınlanmıştı. Görevliler depo gibi bir yerden el arabaları ile dosya taşıyordu.
Üst üste istiflenmiş binlerce dosya.. Kimi dağılmış, kimi yırtılmış, kimi iple bağlanmış.. Koridorlarında el arabası ile dosya götürüp getiren görevliler.. Sebze meyve halinde kasaları istifleyen hamallar gibi. Fotoğraf karesi sarsıcıydı. Dosyaların el arabası ile taşındığı bir yerde adalet nasıl olurdu?
...
Bina yetersiz, eleman yetersiz, imkânlar yetersiz diye diye bugünlere geldik.
Pul parası olmadığı için tebligat yapılamayan günleri de gördük, benzin istihkakı bittiği için sanıkların mahkemeye götürülemediği günleri de. Paralar sanıklardan alınıyordu. Hapishanede unutulan sanıklar oluyordu. Koğuşlara rağmen yer kalmayınca değişik isimler altında açık örtülü aflarla dolup taşan hapishaneler boşaltılıyor ama kısa sürede tekrar doluyordu.
Hapishanelerde hükümlüden çok tutuklu vardı. Beş yılda karara bağlanamayan dosyalar vardı. Beş yıl şartından sonra tahliye edildikleri zaman "katilleri nasıl ve ne hakla sokağa salarsınız" diye bağıranlarımız olmuştu.
Bu ülkenin en büyük istişare kurulu sayılan MGK, bu dertleri bir gün dahi gündemine almadı.
Üniversiteler bu konuda sempozyum, arama toplantısı yapmadı.
Hep daha önemli işleri vardı generallerin, bakanların, müsteşarların, akademisyenlerin.
Ergenekon'la beraber şöhretler de sanık olunca, biraz tartışılıp konuşuldu. Soruşturmanın gizliliği hatırlandı, aksi ispat edilinceye kadar herkesin masum olduğu hatırlandı, uzun tutukluluk süreleri hatırlandı sadece hatırlanmakla kaldı.
...
Beş yılda karara bağlanamayan ve içinden çıkılamayan siyasi davalar oluyor. Biz bu işlerin uzağındaki insanlar olarak "içinden çıkmak kolay değil" diyerek anlayışla karşılıyoruz.
Peki cinayet davalarının bir iki ayda karara bağlanamamasının sebebi ne?
Bugün Özgecan soruşturmasını yürüten savcı, davasına bakacak olan mahkeme toplanıp davayı bir ayda sonuçlandırmaya karar verse buna mevzuatta bir engel var mı?
Zihinlerde şöyle bir engel var: İnsanlar hızlı kararlara alışık olmadığı için kamuoyu baskısına bağlarlar.. Kamuoyu bastırdı oturup apar topar karar verdiler derler. Adil olmadığını ima ederler. Sanki duruşmaları erteleyerek, her duruşmadan sonra bir kuruma yazı yazıp görüş sorarak, bilgi isteyerek işi üç veya beş yılda bitirince adalet yerini buluyormuş gibi.
Mesela üç beş duruşma sonunda bir de adli tıp safahatı çıkar. Sanığın akli dengesi yerinde mi? Akla gelebilecek her ihtimale cevap olacak bilgiler önceden toplanamaz mı? Buna rağmen bir eksik varsa 24 saat içinde temin edilemez mi? Bu dava için demiyorum benzeri davalar için diyorum.
Ve soruyorum: Biz ne zaman böyle davaları 15-20 günde karara bağlayacak hâle geleceğiz?
Hızla karara bağlamak yetmiyor tabii.. Bir de bu tip insanları toplayıp içeri doldurduktan sonra ne yapacağız? İşler bu safhaya gelmeden, "nasıl azaltırız, nasıl önleriz, başka neler yapılabilir?"e kafa yoran bir kurumunuz var mı?
....
Öldürülen kızın babası bile empati kurabiliyor, "Bu cinayeti işleyenlerin ailesi için de zor bir durum" diyor. Ama sosyal medyada ileri geri konuşanlar bir an için kendisini mağdurun yakını olarak hissedemiyor, empati kuramıyor.
...
Birisi bu tarz cinayetleri zekâ geriliğine bağladı. Bu insanların idrak etme kabiliyetinin olmadığını söyledi. İdrak olmayınca muhakeme de olmuyor.
İnsanın kanını donduran cinayetleri işleyen katiller muhakeme kabiliyetinden mahrum ise ağır müeyyideler nasıl caydırıcı olacak?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.