CAN ÇEKİŞME ANI

A -
A +
Meşhur Fransız profesörü Poincare, ölümünden önce hafızasını kaybetmiş.
Son gününde ziyaretine gelen arkadaşı, Poincare'nin hanımını çok telaşlı görmüş.
Demiş ki hanımı;
- Bugün durumu iyice ağırlaştı. Hafızasını kaybetti, artık beni bile tanımıyor; konuşamıyor.
-Ben onu konuştururum demiş, arkadaşı ve Poincare'ye sormuş:
- 12'nin karesi kaç?
Üst üste tekrarlamış Fransız profesör:
- 144, 144, 144
...
İnsan, tıpta "agoni" denilen  "sekerat-ül mevt (can çekişme anı) hâlinde şuurunu da, hafızasını da kaybedermiş.
Lüzumlu bazı bedeni fonksiyonlarını (dolaşım ve solunum) zorlukla yapabilirmiş.
İşte bu anda sadece kalpte yer eden sevgi ve meyil kalırmış.
Derdi davası rakamlar olan Poincare işinde fani olmuş. Ömürboyu uğraştığı işi kalbinde yer etmiş ve kemikleşmiş. Tek hedefi olan rakamlarla kalbi hemhal olmuş.
Bu olayı nakleden psikiyatra sordum:
-İnsan agoni hâlinde şuurunu kaybediyorsa sorulara nasıl cevap veriyor?
Anlattı:
- Bu hâldeki insanlar için bazı bilgiler akıl meselesi olmaktan çıkıyor. Kalp meselesi oluyor. Şuurunu kaybediyor ama derdi davası hâline gelen iş kalbinde yer ediyor.
-Adam bakkal ise bakkallıkla ilgili şeyleri unutmaz mı?
-Hayır öyle değil. Her insanın elde etmek istediği, varmak istediği bir hedef olur. İnsanın ele geçirmek için bütün kabiliyetini seferber ettiği şey ne ise o insan için mabud odur. Önemli olan adamın bakkal, manav, kasap olması değil.. Kavuşmak istediği şey.
Çünkü kalpte yer eden bu arzudur.
....
Ayhan Songar'ın hocası Necmettin Polvan, sekerat-ül mevt hâline gelince;
-Işıkları söndürün, sayaç dönmesin demiş.
İnsanlar ölürken hafızalarında değil, kalplerinde yer eden  şeyleri tekrarlarmış.
Yaşarken neyi dert ve dava edinmişse ölürken onu fısıldarmış.


BİR BERBER BİR BERBERE...

Birçok şehrimizde kurtuluş töreni yapılıyor.
Şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü.
Tören nasıl yapılıyor;
Şehrin ileri gelenleri için ana cadde üzerinde oturup töreni seyredecekleri bir yer hazırlanıyor.
Askerler geçiyor, çocuklar geçiyor.. Elinde tahta tüfeklerle temsilî milis kuvvetleri geçiyor.
Ara sıra temsilî milis kuvvetlerinin önüne temsilî düşman kuvvetleri de konuluyor.
Temsilî milisler temsilî düşmanları tahta süngülerle yere seriyor.
Çocuklar şiir okuyor.
Askerî bando marşlar çalıyor..
Bütün bunlar ne için yapılıyor?
...
İlkokula giden çocuğunuz, bu töreni seyrettikten sonra "baba bu neyin töreni?" dese göğsünüzü gere gere ilkokuldan aklınızda kalan hikâyeleri biraz da süsleyerek anlatırsınız.
"Güzel çocuğum, düşman ülkemize girmişti. Cephanemiz bile yoktu. Baltayla, kazmayla, mutfak kepçesiyle düşmanı kovaladık. Bizim ilimizde deniz yoktu.. Denize dökemedik ama deniz olan illerimizde düşmanları denize döktüler. Ülkemiz kurtuldu" dersiniz muhtemelen.
Yine düşmanlarla yatıp kalkıyoruz.. "Baba neden yine denize dökmüyoruz" diyen çocuk olursa ne diyeceksiniz?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.