Dandini dandini dastana...

A -
A +

Ali Koçman okulunu bitirince babası elinden tutup Vehbi Koç'a götürmüş...
Vehbi Bey, bizim oğlan iş hayatına atılacak, tavsiyelerini almaya geldik demiş.
Vehbi Bey de sıralamış:
On parmak daktilo öğren.
Yabancı dilini ilerlet.
Tasarruf sahibi ol, vs.
Bu öğütleri verdiği Koçman zaten zengin bir babanın oğlu... İş hayatına sıfırdan başlamayacak... Babasının işlerini devam ettirecek. Sıradan adamın sıradan oğlunun Koç'a gidip, "daktilo öğren, yabancı dil öğren, aman müsrif olma, çok para harcama" öğüdü alma imkânı yok.
Eskinin zenginleri öğüt vermeye çok meraklıydı.
Bu öğütleri bugün alt alta sıraladığım zaman "istikbal göklerdedir" gibi vecizeler çıkıyor. Kimsenin yarasına merhem olmaz.
....
Çok çalışın, müsrif olmayın, dil öğrenin, daktilo öğrenin, ev almadan araba almayı düşünmeyin.
(Günümüze uyarlarsak kesin, kredi kartını dikkatli kullanın gibi bir madde olurdu.)
Sonra Sakıp Ağa'nın nasihatlarine baktım. O hiç olmazsa tabana yaymış. Halkın istifadesine sunmuş. Öğütlerini sadece şanslı babaların şanslı çocuklarına bırakmamış.
Bugün çok sıradan şeyler gibi görünüyor.
Demek eskiden önemseniyormuş.
Halbuki eskiden sakızlardan çıkan maniler gibi üç beş dörtlük yazıp gelene geçene dağıtmak yerine yaşadıklarını halisane anlatsalardı, o badirelerden, fırsatlardan dersler çıkarılabilirdi.
Hatırat yazmak o konumdaki insanlar için kolay değil. Hatıra adı altında basılıp dağıtılanlar işlem görmüş riviera zeytinyağı gibi... Faydalı olanı naturel sızmadır.
....
Yeni işadamlarının veya eskilerin ikinci üçüncü neslinin Allahtan böyle merakları yok.
Artık daktilo kullanılmıyor.
Dil öğrenmek sıradanlaştı.
Belki verecek öğüt kalmamıştır.
...
Dr.Reşit Galip'in 70 milyona ezberletilen andı daha manidar...
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
İyi ki Çanakkale geçilmemiş.
....
* * *

PSİKOLOJİK HAREKAT

Ertuğrul Zekai Ökte, Psikolojik harp deyince akla gelen ilk isim... O da verdiği bir mülakatta; "psikolojik harekatı Türkiye'de ben başlattım, toplumla ilişkiler başkanlığı'nı kurdum. O zaman bilinmiyordu. Psikolojik harekatı Toplumla İlişkiler Başkanlığı yapar. Gizli kısmını MİT yapar. İçeriye, halka karşı da yapılıyor. Her türlü vasıta kullanılır. Medyayla da yapılır. Medyanın yüzde 80'i psikolojik harekat yapıyor" demişti.
Önce şöyle bir soru aklıma geldi: Acaba şimdi psikolojik harekat işlerine kim bakıyor?
Sonra önemsiz olduğunu farkettim. "Kimin için yapılıyor, psikolojik harekatın ekmeğini kim yiyor?" sorusu daha güzel.
Cevabını kimden alabilirsiniz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.