MERHAMET

A -
A +
Psikiyatrist Kemal Sayar'ın (Merhamet) üzerine yaptığı konuşmalardan notlar..
* Türkiye, insanın insana karşı zalimleştiği, insanın insanı görmediği dinlemediği, hikâyelerine karşı kulaklarını kapattığı kasvetli bir iklime yol alıyor. İşte böyle bir noktada merhametin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yani bir başkasının acısını hissetmenin bir başkasını insan yerine koymanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
* Dünya bizi türlü zalimliklere zorluyor, ancak zalimleşirsek ayakta kalabileceğimizi düşünüyoruz. Ben de diyorum ki zalimliğin, kaba gücün, hodbinliğin, bencilliğin aksine merhamet, dostluk, yarenlik, diğerkâmlık... Yani fıtrata dönüş, kalbe dönüş.
* Kurban olmamak için zalim olmayı seçiyor insanlar. En ufak fırsatta dişini geçirebildiğine efendilik taslayabiliyor. Şişmiş egolar her yerde karşımıza çıkıyor. Kim kendini abartıyorsa o incinmekten korkuyordur. Kim erkekliğini abartıyorsa onun bu konuda kuşkuları vardır. Çağımız insanı bin bir suratlı; ruhunun yaralarını maskelerle örteceğini sanıyor.
* İnsan kendi kabilesinden olmayan kişi için de dertleniyorsa merhamet sahibidir. Bütün çocukları seviyorsa, kendisine değmeyen insanların acılarıyla da hemdert oluyorsa merhametlidir.
* İnsan kendi ölümü üzerine düşünebilen bir varlık. Ölümlü olmasaydık sevemezdik.
* Sürekli şikâyetçi pozisyonundayız. Türkiye'de böyle bir ruh iklimi var. Şikâyet kültürü yaygınlaşmış. Herkes şikâyet ederek var oluyor. Bu çok yıkıcı bir şey. İnsanların enerjilerinin önemli bir kısmını, birbirlerinin hakkındaki dedikodular, kendi ortamlarından şikâyetler, gelecekle ilgili karamsar beklentiler alıp götürüyor. Ben daha ziyade ortaya bir şey koymayan insanların şikâyetçi olduklarını görüyorum.
....
İnsanların hep karşı tarafı suçlamalarının sebebi bireysel sorumluluklarını üstlenmemiş olması. Bizim toplumumuzda hâlâ çocuksuluk hüküm sürüyor. Bizim psikolojik olgunluğu çok geç elde ettiğimiz ve hatta çoğu insanın elde etmeden vefat ettiğini düşünüyorum. Sorumluluk duygusu şunu diyebilmeyi gerektirir; "ben şurada hata yapıyorum. Bu işin şu kısmı bana ait hatalardan oluşuyor, benim bunu düzeltmem gerekiyor" Fakat biz bunun yerine o sorumluluğu üzerimizden başka insanların üzerine atıyoruz. Kendi kusurumuzu yansıtıyoruz.
Herkes birbirini suçluyor. Ama ortada hiçbir zaman gerçek suçlu yok. İnsanlar yanlış giden şeylerde kendi paylarını görebiliyorlarsa hayatta daha başarılı oluyorlar.


Türk'ün çorbasına tükürmek

Fransa'daki Uluslararası Yönetim Enstitüsü'nün Başkanı, "Diğer milletlerin Türkiye'ye olumsuz katkıları nedir?" sorusuna şu cevabı vermişti:
Türk gazetelerine baktığınız zaman sanki yabancıların başka işleri yokmuş ve bütün gün Türkiye'yi düşünüp onun çorbasına tükürüyorlarmış gibi bir hava seziyorum.
Ancak Türkiye sanılan sıklıkta düşünülmüyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.