Seçmen bin pişman teorisinden ekmek çıkmaz

A -
A +

Bizim derdimiz ne?
Şöyle zannediliyor: Seçimlerden tek parti iktidarı çıkmadı, hükümeti kimin kuracağı, kiminle birlikte kuracağı belli değil. Belirsizlik de piyasaları tedirgin ediyor.
Bütün derdimiz bu ise, seçimlerden tek parti iktidarı çıksaydı, AKP salt çoğunluğu aşıp 280-90 milletvekili çıkarmış olsaydı problem bitmiş olur muydu?
O zaman seçimden önceki derdimiz neydi?
* * *
Seçimden hemen sonra bir anket yayınlandı. Seçmene demişler ki, sonuçları gördün.. Böyle olacağını biliyor muydun?
Bilmiyordum abi..
Sandığı bir daha önüne koysalar ne yaparsın?
E tabii ki Ak Parti'ye veririm abi..
Sonra tabii ki AKP'ye verirdim diyenleri toplamışlar yüzde 45'i aşıyor. Sonra ankete katılanların yüzüne değil ama gıyaplarında demişler ki, "Bu daha iyi günleriniz. Birkaç gün geçsin, koalisyon görüşmeleri başlasın, o işlerin nasıl daha çetrefil hale geldiğini görün, eski günleri hatırlayın, bizi mumla arayacaksınız. Yüzde 50'yi aşıracaksınız."
Bu şu demektir: Hiçbir eksik, gedik, ihmal, ters yapılan bir iş yok. Seçmenin bir anlık gafleti işleri buralara getirdi. Zaten hepsi bin pişman. Keşke hükümet kurulamasa da, ister istemez seçime gitsek ve bütün açığı gediği telafi edip tekrar gelsek."
Eğer partinin sonuçları değerlendiren kurullarında da böyle görüşler seslendiriliyorsa işleri çok zor..
* * *
Artık tekrarlanacak seçimde Abdullah Abi de işlere kenarından köşesinden müdahil olacak. Üç dönemliklerin önü açılmış olacak.7 Haziran'da iki dönemlik olanlar üç dönemlik olup devre dışı kalacak. (M.Şimşek gibi). Bu yeni bir dönem sayılmıyor, siz yoksunuz diyenler olacak. Varsınız diyenlerle yoksunuz diyenler iki ayrı grup olacak.
Aday tespiti eskisi gibi kolay olmayacak. Cumhurbaşkanı'nın açıktan desteği olamayacak. Öyle iki pişman abi beyanıyla karar verilecek bir konu değil.
* * *
Gül'ün danışmanının kitabını okumadan okumuş gibi olduk. Her gazete ve site bir konuyu öne çıkardı hepsine göz atınca yarısından çoğunu okumuş gibi olduk.
Ben çok rahatsız olmadım. Amacı ne olursa olsun herkes eteğindeki taşları döksün. O kitapta marifetmiş gibi sunulan görüş ayrılıklarının bir anlam kazanması için aynı görüşte değiliz diyen zatın kenarda köşede oturan birisi olması lazım. Bir numaralı koltukta oturuyor, ama hiçbir şey yapmıyor. Sadece aynı görüşte olmadığını söylüyor.
Demek ki tekrar bir beklenti içine girmiş. Aday gösterilme ihtimalini hesaba katmış. Bu ihtimali devre dışı bıraksaydı belki bazı müdahaleleri olabilirdi diyeceğim, bazıları tarzı ve mizacı buna izin vermezdi diyecek. Çok önemli değil. Bundan sonra neler yapabileceği daha önemli. Hedef tahtasına koyup trolünden tetikçisine kadar ateş emri verirseniz yardım etmiş olursunuz haberiniz olsun.
....
Kitapta en hoşuma giden bölüm, Cumhurbaşkanının o zaman Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu'na, "Siz Mısır'ın Dışişleri Bakanı mısınız" demesi.. Hakikaten o yıllarda öyle bir hava oluşmuştu. Ben de aynı tarihte, "Biz Mısır'ı mı idare ediyoruz Türkiye'yi mi" diye sormuştum. Komplekslerden kurtulup büyük düşünmek lazım geldiğini söyleyenler olmuştu.
Doğrudur saygı duyarım. Belki Kurtlar Vadisi Irak'tan sonra Kurtlar Vadisi Mısır çekilir, Polat ve arkadaşları Mursi'yi hapisten kaçırır, Sisi'yi indirir, bizim kamuoyu da rahatlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.