YOK DEVENİN PABUCU

A -
A +

Yıllar önce yapılan İnsan Kaynakları Yönetimi Konferansı'nda "İş hayatının geleceği" ile ilgili değerlendirmelerde ilginç uygulamalar ve teklifler dile getirilmişti..
Bu adamlar bu işleri aykırılık olsun, ilginçlik olsun diye yapmıyor. Çalışanlarını mutlu etmek, onlardan daha çok istifade etmek için yapıyorlar.
....
Eli mahkûm çalışanlardan hayır gelmiyor. Yahut sadece teşvik, çok para, kademeleri rekabete açmak da kapatmak da yetmiyor. Adam yerine koymak ön şart.. Bu adamlar bu ön şarttan sonrasına kafa yormuşlar. Kendilerince bir şeyler bulmuşlar.

Ünlü bir şirket yöneticisinin uygulamaları:

* "Bizim şirkette kimse toplantılara katılmak zorunda değil. Eğer ilgilenmiyorsa katılmıyor. Eğer bir raporun acelesi yoksa yazılmıyor.

Siz kaç gece sabahlayarak bir rapor yazıyorsunuz, bir hafta yöneticinin masasında bekliyor. Biz bu saçma sapan şeyleri kaldırdık."

* "Bizde para kazanmak için lider olunmaz. Altı ayda bir elemanlar liderlerini değerlendirir. Eğer liderin puanı üçüncü sefer de düşüyorsa görevine devam edemez."

* "İşe giden herkesin içinde bir yetişkin var. Biz ona çocuk gibi davranıp ne zaman tatile gideceğini, ne giyeceğini, unvanının ne olacağını söylersek olmaz. Şirketimizde satın alma ile uğraşan bir kişi kartvizitine 'arzdan sorumlu kraliyet üyesi' yazdırdı.

Olsun, önemli olan işini iyi yapması."

* "Kaç kişinin kaç saat çalıştığını, ne giydiğini bilmek istemiyorum. İsterse sahilde çalışsın, nerede çalıştığı umurumda değil, önemli olan sonuca ulaşması."

* "Hayatınızın üçte biri eğitim, üçte biri iş ve üçte biri ise emekliliğe ayrılıyor. Paranız olduğunda vaktiniz olmuyor, vaktiniz olduğunda ise paranız olmuyor. Bu çok aptalca bir plan değil mi?

Biz şirkette bundan kurtulmak için 'retire a little' (biraz emekli ol) programını başlattık.

35-40 yaşındakileri çarşambaları emekli ediyoruz, emekli olduklarında bütün çarşambalarını satın alıyoruz. İşe gelmiyorlar ama onlara para ödüyoruz..."

(Dünyanın en büyük iş makineleri üreticilerinden Semco'nun başkanı)


      "MIŞ GİBİ"

Avusturya'da bankacılık yapan bir Türk hanım vardı. Patron çocuğu olmasına rağmen bankacılığı kendisine meslek seçmiş, banko arkasında başladığı mesleğinde yöneticiliğe kadar yükselmiş bir isim.

-Yabancı bir ülkede yöneticilik yapmanın farklılıkları var mı? sorusuna verdiği cevap ilginçti:

"Burada önünüze bomboş bir kâğıt koyuyorlar. Sevabınız da günahınız da tokat gibi suratınıza çarpılıyor.

Güzel yanları da var tabii. İnsanların kaprisleri ile uğraşmıyorsunuz. İnsana kapıları açan şey, bilgi, çalışma disiplini ve hırs.

Bizde (Türkiye'de) mış gibi yapma alışkanlığı vardır. Biliyormuşuz gibi, öğrenmişiz gibi yaparız. Burada işler öyle değil. Mış gibi yapamıyorsunuz."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.