CEPHE GERİSİNDE

A -
A +
Nokta dergisinin Nokta dergisi olduğu zamanlarda şöyle bir test yapmışlardı:
Siyah pardesülü, elinde megafon olan bir adam Taksim'de yayaların yoğun olduğu bir sokakta komut vermişti:
-Herkes dursun ve duvara dönsün!
Eksiksiz herkes duvara dönük vaziyette.. Bazılarının aranmaya hazır hâlde elleri duvarda..
Sonra bir başkası duvara dönenlere tek tek sormuştu:
-Beyefendi niçin durdunuz ve duvara döndünüz?
-Dön dediler döndüm.
-Dön diyen kimdi?
-Bilmiyorum.
-Kim olabilir?
-Bilmiyorum..
-Hanımefendi niçin duvara döndünüz?
-Dön dediler döndüm.
...
Aynı ekip sonraki hafta işi daha da abartarak Taksim'de avukat yazıhanesi bastı. Polis demeden zili çalıp herkes ayağa kalksın, duvara dönsün dedi.. Yutkunarak itiraz eden üç beş kişi çıktı.
Aynı ekip daha sonraki hafta işlek bir sokağı yaya trafiğine kapatıp bir ip gerip geçilmez yazdı.. Kimse geçmedi. Başında dikilenlere hayırdır, diyen ve soran çıkmadı.
O zaman 90'lı yılların başıydı, toplumsal hafızadaki kayıtlar diyen oldu, yaşanan travmaların izi diyen oldu. Demokrasiye bağlayan oldu.. Oldu da oldu. Hiçbiri yaramıza merhem olmadı.
Geçti o günler cancağızım diyecekler de olabilir.
Emin değilim.
Bana da bir yerden geçerken "Dur ve duvara dön" deseler itiraz edemem.
Huzur ve emniyet içinde olmak deyince insanların ekseriyeti şöyle anlar:
Ölen kalan yoksa, bombalar patlamıyorsa.. 
Böyle konuları hiç konuşacak vaktimiz olmuyor. Hele şu tepeyi de aşalım sonra bakarız. Şimdi o konulara bakacak zaman değil diye diye iki üç nesil gitti.
Hep ulvi davalarımız var. Vatan-millet davası. Konuşup tartışamıyoruz. Neden?
...
Bu, anketçilerin cevabını bulabileceği bir soru değil.. Baş başa oturup anlayıp dinlemek lazım. "Benim gibi düşünmeyen adam" tabiri yok.
Düşman var. Düşmanla konuşulup tartışılmaz. Düşman ya esir alınır ya öldürülür.
Öbür taraf var, bu taraf var.. Sipere yatmışsın. Karşıdan karşıya ne konuşacaksın. Yanındakilerle konuşacaksın. O zaman da zaten tartışma olmaz. Fiskos olur, dedikodu olur, hadi bir de olsun olsun da, "sen niye üzümleri üçer üçer yutuyorsun" olsun.
Fıkradaki gibi.
Gözlerin görmüyor nereden biliyorsun demiş ya..
* * *
Dön dediler döndüm diyen adamla konuşulacak mevzular deyince hor görme eylemi gerçekleşmiş oluyor mu?
Geçen hafta İstanbul'da oturan Kürt, Doğuya gitmiş.. Kasabasına.. Yol yordam öğrenmiş biri nezaket de var. Memleketini mi unutmuş ne, kasabasının girişinde barikat kuran polise;
-Memur bey bir şey söyleyebilir miyim diyor..
Memur git işine deyince bozuluyor.
O ortamda nezaket nasıl olur.. Teknik olarak mümkün değil. Silah sesleri, bombalar, ölenler.. Memur da insan ve tedirgin.. Konuyla ilgisi de şu: İlişkiler biraz da ortama ve şartlara bağlı.
Seferberlik şartlarında gündem tek madde oluyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.