İngiltere niye sessiz?

A -
A +
Suriye, göçmenler, terör, YPG, PKK boğuşup duruyoruz.  Bir sabah Joe Biden geliyor.. Ertesi gün John Kirby açıklama yapıyor.. Akşam üzeri Hollande arıyor. Ayda iki defa Merkel geliyor. İki bomba sallayınca Fransa Dışişleri Bakanlığı açıklama yapıyor. Biden aman sakin olun diyor.. Bu kadar haberin arasında  Cameron demişti ki, Cameron dedi ki yok. Biz de onlara bir şey demiyoruz. En azından fırça atmıyoruz. İngiltere'nin bu denklemde yeri yok mu? Neden hiç haber olmuyor, neden Türk kamuoyu ABD'ye yaptığı gibi, "Ey İngiltere çek elini bölgeden" demiyor. Geçen gün bir karikatür sosyal medyada elden ele dolaşıyordu. Bir domuz ve süt emen yavruları.. Her yavrunun üzerinde bir isim: IŞİD, PKK, YPG.. Domuzun üzerinde ABD yazıyor. .... Mahir Abi hayatta olsaydı hangi kampta sayılırdı? Hain mi olurdu müttefik mi? Öyle ya da böyle anlattıklarıyla bizi mutlu ediyordu. 2007 senesinde İ.Hakkı Altuntaş, uzun bir mülakat yapmış. Aynı isimli sitede bulabilirsiniz. Uzun mülakatın bir yerinde şöyle diyor: "Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Türkiye’de çok büyük bir İngiliz istihbarat ağı vardı. Savaş bitti hiç kimse İngiliz istihbaratçısı olarak çıkmadı. Türk asıllı olarak İngilizlere hizmet veren bir tek kişiye rastlamadım. Ne oldu bunlar? O zaman şunu söylememiz lazım: İngiltere Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Türkiye ile savaşmış, yıkmış ama hiç istihbaratçı bulundurmamış; ya da bu istihbaratçılar aynen devam etmektedir." ... " İngiliz istihbarat servisi dünyanın en profesyonel istihbarat servisi olarak telakki edilebilir. Bunların istihbarat anlayışı biraz farklıdır. Mesela Amerika, istihbaratını bireyler arasında kurar. Gider Ahmet Beyle buluşur, Mehmet Beyle konuşur. İngilizler ise güç odaklarıyla ittifak yapar. Bir aileyi öne çıkarır. Bu aileyi ekonomik olarak güçlendirir. Orada egemen hâline getirir. Yani onun için İngiltere’nin istihbaratını aradığınız zaman kişileri değil mutlaka bir zenginliği, bir partiyi, bir aşireti, bir dini hareketi aramamız lazım." ... "Dünya üzerinde rol oynamak isteyen ülkeler sadece kendi imkânlarını kullanmakla yetinmez karşısındakinin hatalı davranmasına yol açacak politikalar izler. Bu amaçla rakip ülke içinde örgütlenir ve bu ülkenin hem halkını hem de yöneticilerini etkiler. Mesela Osmanlının son dönemi İngiltere ve Almanya’nın ülkemizdeki yoğun örgütlenme ve etkilemesinin tipik bir örneğidir. Bu durumda devlet karar veren konumundan çıkar." ... "İngilizler, istedikleri zaman dini, daha uygun buldukları zamanlarda da soyu kullanmak suretiyle orada bir yönetim oluşturuyorlar ve bu yönetimlerle de ülkeyi yönetiyorlardı. Onların felsefesi şuydu: Halk kitleler esas itibariyle güçsüzdür. Bir yere, yönetimine ve organizasyonuna hakim olduğunuz zaman bu ülkeyi kolaylıkla yönetebilirsiniz. Halka da verilecek şey, kurdukları güç etrafına onları toplayabilecek bir ideal vermek olarak özetlenebilir. Bir kahraman çıkarmakla işe başlıyorlar." ... "Amerika Birleşik Devletleri kuruluşundan beri farklı bir dünya görüşüyle hareket etti. O da şudur: Ben insanları kimliklerine göre değerlendirmem. Kim hangi işi yapabiliyorsa ve en iyi yapabiliyorsa onu istihdam ederim. Dikkat ederseniz Amerikan yönetiminde bir soy veya din egemenliği söz konusu değildir. Her dinden, her ırktan gelen insanlar, yan yana aynı gaye etrafında bütünleşirler."                İZİN Kısa süreli izine ihtiyacım var. Bir hafta sonra  görüşmek ümidiyle…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.