Ölüler zannedermiş ki..

A -
A +
Bize mahsus bir hasletmiş gibi geliyor. Genellikle başkalarının işine heveslenip, başkalarının işi üzerinde akıl yürütüyoruz. Lokanta, tamirhane, mağaza, kasap hiç farketmiyor. Çok iyi olması da şart değil.. Yeşillikler içinde bir lokantaya gitti mi yemek gelinceye kadar tahminler yürütülüyor:
-Abi belediyeden kapatmıştır bu arsayı...
-Yok ya, kiralamıştır... 49 yıllık hikâye var ya...
-Ne olacak canım, satın almaktan iyi.. Acaba kimin döneminde yürüttü. Yap üstüne de binayı.. Buranın bina masrafından ne olacak ki.. Adam bir senede maliyeti sıfırlar...
- O kadar da değil. Abi burası ortanın biraz üstünde bir yer değil mi.. Günde 500 kişi gelse.. Çarp sen abi 500'le 50'yi.. Ne etti abi.. -Yahu durun bunun çalışanı var, elektriği var, suyu var, vergisi var. Yahu yarısını o işlere sil.. İyi para hasılı.
.....
Kapısı sık çalınan bir mağaza mı var. Girdi mi önce çevreye şöyle bir bakıp toplam maliyet çıkarıyoruz. Sonra akıl yürütüp ciroyu tahmin ediyoruz.. Sonra adamın masraflarını düşüyoruz. Sonra yanılma payını hesaba katıyoruz.. Sonra adamın kazancını buluyoruz. Sonra iyi para olup olmadığına karar veriyoruz:
-Fena değil, iyi para abi.. bu iş yapılır.
Dizilerin maliyetini, reklam gelirini hesap ediyoruz.
Tamircinin girdisine çıktısına bakıyoruz. Sucuların cirosunu hesap ediyoruz.
Emlakçıların ne kazandığına kafa yoruyoruz. Kendi işimize geldi mi soluğumuz tükeniyor. Kendimizin kâr, zarar, milli ekonomiye katkı, işverene katkı, hesabına hiç kafa yormuyoruz. Biz aslında iyi adamız da kötüler daha çok. Onlar engel olmasa biz de iyi işler yaparız.
Hesapların tutmadığı yerde, "canım bu işler biraz da şans" deme şansımız var. Ölüler zannedermiş ki diriler hep helva yer hesabı...
* * *
KOMUTAN NASİHATİ
 
Askerde, kolordunun genel sekreteri olan komutanım beni yanına çağırdı:
-Askerliğin müddetince senden iki şey istiyorum, dedi;
• Çok önemli bir iş yapıyormuşsun gibi davranacaksın.
• İşini çok seviyormuşsun gibi yapacaksın.
Askerden önce de tanıdığım biriydi, birazcık hukukumuz da vardı. Allah rahmet eylesin. O yıllarda ne demek istediğini tam anlayamamıştım.
Yıllar sonra farkettim ki, sadece askerlikte değil sivil hayatta da ne iş yaparsan yap, çok önemli bir işle uğraşıyormuşsun gibi yapacaksın. Önemli bir işle uğraşıyormuş gibi yapmak iş yapmaktan daha zor, onu da farkettim. Ama ara vermeden sabırla işiniz için ayırdığınız mesainin birkaç katını işinizin önemli olduğunu göstermek için ayırırsanız sisteme entegre hale geliyorsunuz. Bu tarifle yapılabilecek bir iş değil. Dozu el yordamıyla ayarlanıyor. Tek taraflı önem veriyormuş gibi yapılması da, abartılması da sıkıntı oluyor. İlişkide olduğunuz herkese yaptığı iş önemliymiş gibi davranacaksınız. Siz de rahat edersiniz, çevreniz de. Azıcık da abartabilirseniz tadına doyum olmaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.