Terörle mücadelede bir ömür...

A -
A +
Biz terörle ne kadar yıldır boğuşuyoruz?
36 yıldır.
36 yıl boyunca arttı, azaldı, durur gibi oldu, tekrar hızlandı.
36 yıl boyunca, "Bu işi önlemenin yolu nedir?" sorusuna verilen cevapları, yazılan raporları, yapılan değerlendirmeleri ve uygulamaları tek kitapta toplasanız şöyle bir sonuca varabilir miyiz?
Bakın 36 yılda denenmeyen bir usulü deneyeceğiz, yeni bir çözüm yolu bulduk. Daha önce kimsenin aklına gelmemişti, bugün uyguladığımız metot çok farklı vs.
Olağanüstü hâlinden koruculuğa, Devlet Güvenlik Mahkemelerinden, "Devlet bazen rutin dışına da çıkabilir"e kadar her yolu denedik.
Bir dönem renkleri bile propaganda saydık.
Mahkemelerden ibretlik sonuçların çıktığı dönemler oldu. Bir pankartın iki ucundan tutan iki genç iki ayrı mahkemeye düşmüştü.
Mahkemelerden biri pankartın bir ucunu tutana "bölücü örgüt propagandası" yapmaktan 8 yıl verdi, diğeri müebbet hapse mahkûm etti, etmişti. İşler o kadar rutine binmişti ki, "Hayırdır bu ne iş" sorusu bile sorulmuyordu.
Olup bitenler günlük hayatımızın bir parçası gibi olmuştu.
Yardım yataklık konuları hep tartışıldı.
İfade özgürlüğünün ne olup ne olmadığı hep tartışıldı.
Değiştirildi, değiştirildi, değiştirildi, değiştirildi.. Olmazsa bir daha bakarız denildi.
36 sene ne demek.
Bir ömür. 
O arada bir nesil gelmiş gitmiş.
O tarihte işe başlayanlar emekli olmuş.
O tarihte ilkokula gidenler baba olmuş, dede olmuş, anneanne-babaanne olmuş..
Peki o arada bu iş.. terörle mücadele nereden nereye gelmiş? 
Bugün nerede ve ne şekilde biteceğini öngörüyoruz?
Tartışmalar yine aynı: Dokunulmazlıkları kaldıralım.. Denemiştik.
Yardım ve yataklık yapanlardan, çanak tutanlardan, yanımızda saf tutmayanlardan hesap soralım.. Geçmişte en acımasız şekilde sormuştuk.
Hatta bu kadar yıl sonra çoğumuz geçmişteki anlayışın ve metotların yanlış olduğunu kabul etmişti. 30 yıl geçtikten sonra kabul etmişti. Mücadele esnasında yanlış mı doğru mu başka yolu yok mu sorusu sorulamıyordu. Şehitler vardı, ocağına ateş düşen evler vardı.
Ortalık durulur gibi olunca yanlışı farketmiştik.
Bugün yine nefessiz bir mücadelenin içindeyiz. İş derinleştikçe dün denenen ve çare olmadığı anlaşılan çözümlere doğru kayıyoruz. Sanki makarayı başa sarıyoruz. Bu, şuurlu bir tercih ise yapabilecek bir şey yok.. Neyse bedeli topyekûn katlanacağız demektir. Ama şartlar bizi buraya doğru sürüklüyorsa nerede ve nasıl biteceğine dair fikrimiz yoksa 5-10 yıl sonra pişmanlıklar bizi bekliyor olacak.
 
 
             CANLI BOMBA
 
Tel Aviv Üniversitesi'nde görevli İsrailli psikolog Ariel Merari, 50'den fazla canlı bombanın sosyal çevresini araştırmış. Araştırmada ne ortak bir karakter yapısı, ne de patolojik bir kimlik özelliği tespit edebilmiş. Bütün bu katillerde en önemli benzerlik, hiç dikkat çekmemeleriymiş.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.