330'u bulunca iş bitiyor mu?

A -
A +
İkinci defa soruyorum:
Tanıdığınız, bildiğiniz, tarihini okuduğunuz uzak yakın, yeni, asırlık, üç asırlık ülkelerden herhangi birinde normal bir dönemde oturup anayasa yazan, yapan bir ülke biliyor musunuz?
Yok..
Anayasalar ya iç harplerden sonra yazılmış (aslında yazılmış demek bile hor görmek, neticede bir mutabakat metni), ya darbelerden sonra, ya işgalden sonra, ya dış müdahaleden sonra..
Ya rejim değişikliğinden sonra..
Olağan döneme örnek yok.
Bizde nasıl olacak?
Nasıl olacağını ne biliyorum ne de aklım eriyor. Haberlere bakılırsa bu iş ya çok kolay, ya da herkes birbirini oyalıyor. Bütün mesele 330'u bulmak mı? Böyle mi bakıyoruz işe?
"Arkadaşlara söyledim yazmaya başladılar" ne demek? Bu iş bu kadar kolay demek.
Oturup şimdi üzerinde düşünmeye başlamış olamazlar. Kenarda köşede onlarca taslak vardır. Kimi parlamenter sisteme göre, kimi başkanlık sistemine göre.. O komisyon taslaklar üzerinden gidecektir muhtemelen.
Anayasa bir mutabakat metni olacağına göre mutabakatın taraflarının olması lazım. "Arkadaşlara söyledim yazmaya başladılar" anayasasının tarafları kim olacak? 
 
 
 
          ÇETELE
 
Karşılaştığı eski dostuna nasihat ediyordu: Yahu satmayacaktın o dükkânı.. Bu ülkede mülkün varsa şerefin var..
Bir ara olur mu böyle saçma şey, demek istedim, diyemedim. Adam, peki nasıl olur dese, ne anlatacaktım. Belli ki onun kastettiği şeref bizim bildiğimiz, anladığımız manada bir şeref değil. Seçtiği kelime yanlış ama el yordamıyla bir şeyi kastediyor.
 ..... 
Bak Haşim, benim cebimde 100 bin olsa.. seninkinde de 150 olsa.. ben seninle başedemem.. Niye? Senin benden 50 bin lira fazlan var da ondan.. 150'si olan da 200 olanla başedemez. 
Haşim berberin adı. 150-200 formülünün sahibi de eski berbermiş. On sene önce dükkânını kapatmış.. bir handa çay ocağı işletiyormuş. Han toptan bir firmaya satılınca, firma temsilcileri handakilere durumlarına göre 3-5 verip gönül rızasıyla çıkarmışlar. Sıra çaycıya gelince, sen kal, bize lazımsın. Burası iş merkezi olacak sen de çay işlerine bakacaksın demişler.. Ama sözlerinde durmamışlar. O da büyük patrona çıkmış. Büyük patron da sana da  5-10  bin lira versinler, demiş.. Cebince 100 lirası olan 150 lirası olanla başedemez sözünü bunun için söylüyormuş. Yani, diyor; 5-10 bin liraya razı olmasaydım ne yapabilirdim ki.. 
İki çocuğu çalışıyormuş. Ev kira değilmiş. Bağ-Kur maaşı varmış. Bir işi de yokmuş. 
Birisi, iyi de boş oturmak zor olmuyor mu, dedi.
Baştan çok zorlanmış. Ama alışmış. Her gün çıkıp şöyle bir dolaşıp evine gidiyormuş.
..... 
Ortak tanıdıkları kimden söz açılsa, özet bir dökümünü yaptılar: Aaa, o mu, evi kira değil.. Malta'da bir de küçük dükkânı var.. Oradan da en az 1200 geliyordur.. Bağ-Kur'dan da 1000 gelse.. Haaa, filan mı.. O da fena değil. Yazları köye gidiyor. Kirada iki evi var.. Tek tek tanıdıklarının gelir gider hesaplarını gözden geçirdiler. Çocukları üniversite bitireni bitirmeyeni de işaretlediler. Biraz da, "okuyup da ne olacak" muhabbeti yapıldı. O arada benim tıraş da bitti. 
..... 
Hesapları "ayakta kalabilmek üzerine" kurulu insan sayısı önemli.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.