Zayıflayın

A -
A +

Gazete sayfalarına bakınca şöyle bir görüntü çıkıyor ortaya.. Çok şey çıkıyor da biri de bu: Sanki insanların yüzde 90'ı rejim yapıyor. Sanki herkes anti-aging (yaşlanmayı geciktirme) programı uyguluyor. Ve sanki bu ülke bir refah toplumu. Her işini bitirmiş, biraz daha genç kalmanın, enseyi, göbeği, cildi düzeltmenin peşinde. Kıl, tüy, ense göbek sektörü.. ve bitmez tükenmez reçeteler. Filan, falanın rehberliğinde üç ayda 12 kilo vermişmiş.. Öyle zor bir şey de değilmişmiş.. Her şeyi yemek serbestmiş.. Ama dikkat edilmesi gereken bazı şeyler varmış. Onları yarın okuyacakmışız. Kilo vermek herhâlde derdi olanlar için güzel bir şeydir.. O duyguyu hiç yaşamadım. Kilom da senelerdir değişmedi. Benim itirazım kilo verenlere, kılla tüyle, ciltle, anti-agingle uğraşanlara değil. Bu işler herkesin derdiymiş gibi gösterilmesine. Abartı ve özenti var gibime geliyor.

Fert başına millî geliriniz 20-25 bin dolarları geçer, ondan sonra insanlar bu işlerle uğraşır hâle gelir. En azından toplumun büyük ekseriyetinin derdi olur. Şimdi kimin derdi. Yüzdeye vurduğunuz zaman kaç kişinin ilgi sahasına giriyor. Zaten bu tarz derdi olanlar vatan millet muhabbeti de yapmaz. Ölçüsü de çok çetrefil değil, alt limit 20.000 dolar millî gelir.. 30.000'e yaklaşınca hamaset de para etmez. İşte o zaman özel reçeteler, uzmanlar, klinikler herkese açık hâle gelir. Tuzu kuru olanlar öbürlerini beklesinler demiyorum, ne yapacaklarsa kapalı devre yapsınlar, bu işi tekellerine alsınlar diyorum. 
 
 
Zannetmek
 
Bağımsız yargı ile bağımsız olmayan yargı nasıl ayırdedilecek? Bizim zannımız mı daha önemli, nasıl olduğu mu? .... Evlenen taraflara bile "kabul ediyor musunuz?"dan önce, "hiçbir etki altında kalmadan" hatırlatması yapılır. Bu hatırlatmanın faydası olur mu? Yani etki altında kalmadan, "kabul ediyor musunuz" demekle, doğrudan "kabul ediyor musunuz" demek arasında ne fark var? Bence yok. Ben bu işin hukuki tartışması olmaz, diyorum. Tartışarak bir yere varılmaz, diyorum. Bu kabul meselesidir, yargının bağımsız olduğu kabul edilir ve hesaplar ona göre yapılır.
 
 
Ticaret siyaset savaş
 
 Ekonomi hocası yılın ilk dersine şöyle başlamış: İktisat üçe ayrılır: Ticaret, siyaset, savaş. 
1- Bir milyon dolara kadar para kazanmak isteyenler ticaret, 
2- Bir milyar dolara kadar para kazanmak isteyenler siyaset,
3- Daha çok kazanmak isteyenlerse savaş yaparlar! Bu güzel anekdot'un sahibi kim, diye tarama yaptım. Yüzlerce sitede çok farklı isimler karşıma çıktı. Kimi kendi hocasıymış gibi anlatmış, kimi filan gönderdi diye.. Anonim olduğuna hükmettim.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.