Barışmak güzeldir…

A -
A +
İsrail'le anlaşıyormuşuz. Anlaşmışız. Ne güzel.
Bu saatten sonra ne olmuştu da kavga etmiştik, sorusuna cevap aramanın faydası var mı?
Mavi Marmara olayına paraleller kötü dedi diye iyi demek zorunda değiliz. Absürt bir işti, eylemdi, önü sonu arkası iyi hesap edilememişti, faydası da olmadı zaten.
Bazılarımızda veya çoğumuzda mefhum-u muhalifinden hareketle yapılan işin iyi mi kötü mü olduğuna karar verme merakı var. İsrail'le anlaşmamıza en çok bozulan kim? Başımıza Mavi Marmara işini musallat eden dernek.. Ben aynı merakla iyi bir şey yaptığımızı düşünüyorum.
Keşke tez zamanda Mısır'la ilişkilerimizi geliştirsek.
Keşke Rusya ile aramızı düzeltsek.
Uçak düştüğü gün davul zurna çalanları görmüştüm.. Normaldi. Talimatı ben verdim deyip sonra el altından kumpasa bağlamak normal değildi. Kumpas olduğunu düşünen hadi uyanın millet uçak bile düşürebiliyoruz hem de Rus uçağı der mi?
...
Herhâlde dünyada bizim kadar sağa sola kırmızı çizgi çeken bir ülke yoktur. Ben kendimi bildim bileli kırmızı çizgilerimiz var, der dururuz. Çoğu solar gider. Daha işe yarayanını görmedim. Kıbrıs'ta 36 sene sağa sola çizgi çekip durduk. Farkındaysanız artık Kıbrıs konuşmuyoruz.
Kuzey Irak'ta az mı çizgi çizmiştik.
Barzani şimdi en iyi müttefikimiz.
Bize neydi Mısır'da kimin gelip kimin gittiğinden.
(Araya iki not ilave etmek istiyorum: Bir zamanlar MİT Müsteşarı Hakan Abi'nin ne kadar isabetli bir isim olduğunu anlatmak için İsrail'e düşmanlık pompalayan eyyamcı medyamız şöyle diyordu: İsrail tabii ki rahatsız olacak. Artık Ortadoğu'da eskisi gibi rahat at oynatamıyor, Hakan Abi var. Şimdi tekrar istihbarat paylaşımı başlayacakmış.
Propagandanın da bir onuru olmalı. Bu kadar süfli metotların talibi, meftunu olmasa tevessül edeni de az olurdu. Umarım gelip geçmiştir.
İki: Hep bir üst akıldan söz edilir ya.. Acaba biz İsrail'le kavga ederken, ediyormuş gibi yaparken mi üst akıl devredeydi, barışırken mi?)
Devlet aklı tabirinden hoşlanıyorum. İçinde her renk, her zihniyet olmalı. Monşer diyerek küçümsediğimiz emekli hariciyeciler de olmalı.
Bizimle aynı fikirde olmayan adamlar da.. Korkmadan fikrini açıklayabilenler de.. Hepimiz her konuda aynı şeyi söyleyeceksek binlerce danışmanın ne anlamı var? Kaldı ki hariciye en az üç dört nesil şehirli olanların işi.
Ekranlarda sosyal bilimler üzerine ahkam kesenleri seyrederken fark ettim. Anadolu'dan kalkıp gelmiş -ben de onlardan biriyim- insanlar fen bilimleri ile uğraşabilirler, iyi fizikçi olurlar, kimyacı olurlar, çok iyi doktor olurlar, mühendis olurlar, teknik adam olurlar ama sosyal bilimci olmaları zor. Mimar olmaları zor. Bu da şehirlilerin işi.
...
Eğitim çavuşları/başçavuşları dünyanın çok yerinde o işi bağırarak yaparlar. Her kademedeki insanın bağırması hoş değil.
Devletin dirayetinin yanında gülen bir yüzü de olmalı diye düşünüyorum ama işin arz talep yönünü hatırlayınca tereddüt ediyorum.
Ekseriyet bağırmaktan hoşlanıyorsa, mutlu oluyorsa, alt şuuru gür sesle devreye giriyorsa belki 25-30 sene sonra gülümseyerek dert anlatılmasından hoşlanacak olanlar çoğunluk olur. Mecburi askerlik öyle ya da böyle milyonlarca insanı formatlamış.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.