Bu devleti o kadar hafife almayın…

A -
A +

Tamam, almayalım. Almıyoruz.

O zaman son vecizemizi şablonda bir yere oturtabilmeliyiz.
“Bu devleti bu kadar hafife almayın”ın altında yatan veya yatırdıkları şu: 
Zannediyor musunuz ki, devlet olandan bitenden, 15 Temmuz'daki kalkışmadan, bu adamların böyle bir halt yiyeceğinden habersizdi.
Bu oraya gidiyor.
Ondan sonrası insanı ferahlandırıyor: Bu salakları gaza getirdiler, fişeklediler, yarı yolda bırakıp olgunlaşmış armut gibi topladılar.
Bunu doğru kabul edince ağlaşmaları nereye oturtacağız.
Askerî liselerin yüzde 97'sini ele geçirmişler.
Bu işlere 980'lerde başlamışlar.
Yargının üçte biri ele geçmiş.
Tuğgeneralliğe kadar yükselen yüzlerce adamları var.
Polis, maliye, MEB gibi önemli kurumların personel başkanlıkları kilit noktaları ele geçmiş.
Orduda kilit noktalar ele geçirilmiş.
Bu mış, mişlerin başlangıcı 30 sene, hatta 35 sene öncesine gidiyor. Hafife almayalım dediğimiz istihbarat ve devlet 35 sene sabredip büyütüp palazlandırıp sonra mı hepsini tezgâha getirmiş.
35 sene hayatlar karartılmış, ordu, polis teşkilatı akademiler, üniversiteler elden gitmiş.. Devlet de sabretmiş, sabretmiş, sabretmiş, sabretmiş, 35 sene sonra bıçak kemiğe dayanınca tasfiye mi etmiş.
Bu mudur?
Bu değilse kastedildiği anlamda zaten her şey kontrol altındaysa ağlaşmalar yalan.
Ağlaşmalar yalan değilse öbür ucu yalan.
Hem biz devlet deyince ne anlıyoruz? 
Matematiği de çok hafife alıyoruz.
Ekonomin neyse istihbaratın odur.
MEB'inin standardı neyse ordununki de üç aşağı beş yukarı odur. İyi ordu kötü MEB, mükemmel TÜBİTAK, eh iştelik sanayi olmaz. 
Belli bir olayda emperyal bir ülkenin istihbarat teşkilatını oyuna getirebilirsin, bir alanda bir defalığına alt edebilirsin. Ama süreklilik başka şeylere muhtaç.
Arabistan petrol geliri ile istese çok büyük bir istihbarat teşkilatı kurabilirdi. Ama onun olmazdı. 
Adamlar geçmişte o kadar para ile sağı solu nükleer silahlarla donatsalardı hiçbir işlerine yaramazdı. Onun için dahi belli bir büyüklüğe erişmek lazım. Doğal yollardan. Üretimi ile, teknolojisi ile, ekonomik büyüklüğü ile.. Toprak büyüklüğü ile.. Kullanabilirseniz jeopolitik de paradır. 
Bu işin ayıbı yoktur. Devlet reklamı yapmanın da âlemi yok. Bu konuda mütevazılık kaybettirmez. Teorik olarak bizim teşkilatlarımızda uluslararası istihbarat teşkilatlarının parmağı ve uzantısı vardır. Bunlar her zaman zor kullanmazlar. Kamuoyunu şekilden şekile sokabilirler. Hem de bize soktururlar. Bizden olanlar koşturur. İyi niyetle koşturur. 
15 Temmuz'da olduğu gibi birilerini gaza getirip kalkışma yaptırabilirler. Biz daha kalkışmanın amacını dahi bilmiyoruz. Bilsek şöyle diyebiliriz: Amaçlarına ulaşamadılar. Bu işleri bizim devletimizle bizim istihbaratımızla istişare ile de yapabilirler. Zımni mutabakat ile de olabilir. Her türlü olur. İstihbaratla yanıltarak olur. Perdeleyerek olur. Belki devlet kadrolarını temizlemek için olur.
Aradan işe yarayan adamlar gider. Belki yeni yapılanmaya kapı aralamak için olur. Belki bu hızla adamların istemediği kadroları devre dışı bırakmış olabiliriz.. Her şey ihtimal.
İşin başından beri varsak ne âlâ.. Ama sıralama hesaplarına göre olamıyoruz. Bizde çok akıllı adamlar varsa, başkalarının böyle bir hesabı olduğunu analiz etmişse, onların hesaplarını kolaylaştıracak işler yapmış olabilirler. Darbecileri gaza getirenleri gaza getirmek gibi. Orada da başa dönüyoruz: Sıralamadaki yerimize bakınca böyle başarılar bir defa olur. Lokal olur. Başka yerde acısını çıkarırlar.
Şimdi ne söylesek boş. Dönüp dolaşıp geldiğimiz veya gittiğimiz yere bakarak belki birkaç sene sonra belki seneler sonra anlayabiliriz.
Kıbrıs çıkarmasını kimin için yaptığımızı sıradan vatandaşlar olarak 25 sene sonra fark etmiştik. Siyasiler 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü kaç sene sonra anladılar. Paşaların yüzde kaçı darbenin asıl sebebini anlayabilmiştir. Zor iş.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.