Yok kanun yap kanun

A -
A +
Aşağıda, metninden pasajlar aktardığım kanun 991 yılına kadar yürürlükteymiş.  Şaşırdım. Enver Paşa'nın "Yok kanun yap kanun, yap kanun var kanun" dediği dönemden kalma. 991'de yürürlükten kaldırıldığına göre "vatana ihanet" kavramının tarifi anayasamızda ve yeni kanunlarda yok. Fakat bizde vatana ihanet kavramı o kadar çok kullanılmış ki, sadece cumhuriyetin ilk yıllarında değil sonraki yıllarda da birçok ismi vatan haini ilan etmişiz. Listedeki isimleri yanyana getirdiğiniz zaman ortak bir yönü yok. Kanun metnini okuyun, bakın ne yazıyor? Yüce hilafet makamını ve ülkeyi korumak için kurulan Millet Meclisine karşı düşünce ve uygulamalarıyla ve yazdıkları yazılarla... diyerek başlıyor. O dönemde idamlık suçmuş ve temyizi de yokmuş. Buna rağmen hilafet kaldırılmış suç değil. Hilafet aleyhine yazılmış, suç değil. 960'da Meclis lağvedilmiş, suç değil. 980'de lağvedilmiş suç değil. Oysa kanun yürürlükte. Peki bu kanunun tarif ettiği suç ne? ................ "Kanun Numarası: 2 Kabul Tarihi: 29 Nisan 1336 (1920) Madde 1. Makamı Muallayı Hilafet ve Saltanatı ve Memaliki Mahruseyi Şahaneyi yedi ecanipten tahlis ve taarruzatı defi maksadına matuf olarak teşekkül eden Büyük Millet Meclisinin meşruiyetine isyanı mutazammım kavlen veya fiilen veya tahriren muhalefet ve ifsadatta bulunan, haini vatan addolunur. (Yüce hilafet makamı ve saltanatı ve ülkeyi yedi yabancı devlet güçlerinden kurtarmak ve saldırıları önlemek amacına yönelik olarak kurulan Büyük Millet Meclisine karşı düşünce veya uygulamalarıyla veya yazdıkları yazılarla muhalefet ve bozgunculuk edenler vatan haini olarak addedilir.) Madde 2. Bilfiil hıyaneti vataniyede bulunanlar selben idam olunur. Ferden zimethal olanlar ile müteşebbisleri kanunu cezanın kırk beşinci ve kırk altıncı maddesi mucibince tecziye edilirler. (Bilfiil vatan hainliği yapanlar asılarak idam edilir. Şahsen olaylara karışanlar ve teşebbüs edenler ceza kanununun kırk beşinci ve kırk altıncı maddesine göre cezalandırılırlar.) Madde 3. Vaiz ve hitabet suretiyle alenen ve ezminei muhtelifede eşhası muhtelifeyi sirren ve kavlen hıyaneti vataniye cürmüne tahrik ve teşvik edenlerle işbu tahrik ve teşviki suver ve vesaiti muhtelife ile tahriren ve tersimen irtikap eyleyenler muvakkat küreğe..." .... 920'lerden, hatta 913'lerden bugüne kadar savunmasıyla, muhakemesiyle, efsane olmuş bir davamız yok. Dillere destan bir mahkeme kararı yok. 100 sene.. 100 senede kayda geçen dava, suçlama, savunma, karar olmaz mı? Yok.. Akılda kalanlar olağanüstü dönem yargılamaları.. 60'ta, 70'te, 80'de.. Öncesi var: İstiklal Mahkemeleri, suikast davaları.. Bu kadar yargılama içinde isabet kaydedileni de yok. Mazeretimiz ne? Olağanüstü dönemlerdi. Kaç yıldan sözediyoruz? Bir asırdan.. Bu ne demek? 100 yıldır olağanüstü dönem yaşıyoruz. Üç nesile denk gelir. Bu denklemin veya problemin çözümünün, açıklamasının sağlaması yapıldığı zaman oturmayan çok şey var.. Ağız kalabalığına getirerek yuvarlayarak bağırarak çarpıklık kapatılacak gibi değil. Bakalım kaçıncı nesilde normal döneme geçilecek?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.