Pazarlamacının merhameti

A -
A +
Tanıdığım bir pazarlamacı var.
Yıllarca doğrudan pazarlama usulü ile evlere gitmiş, aylık geliri bugünkü rakamla 1500-2000 lira olan insanları iki sene borçlandırarak mal satmış.
Tek kalem çalışmış.
Sattığı ürün 4-5 bin lira. Üstelik zaruri bir ürün de değil. Olsa da oluuur, olmasa da.
Benim kriterlerime göre 4 bin liralık keyfe keder bir ürünü almak için aylık 24.000 lira kazanıyor olmak lazım. Zaruretse o başka.. Onun oranı, katsayısı, hesabı olmaz. Bugün için buzdolabı bir zaruret. Zaruret ama 1000 liraya da alınabiliyor, 12.000 liraya da. O zaman ihtiyacı olan o ürünü en uygun kaç liraya alabiliyorsa aldığı ile alabileceği arasındaki fiyat farkı keyfe keder masraftır.
Batılı, otomobil için ayık gelirinin 6 katı bir para ayırır. Ortalaması budur. Türkiye'de vergi mevzuatından dolayı, verginin vergisi (ÖTV artı KDV) gibi, silindir hacmi gibi bir garabetten dolayı, köyden indim şehire faktöründen dolayı bu oranı on katına kadar çıkarabiliriz. Aylık 7000 lira geliri olan 70.000 liralık otomobil alabilir. 3500 lira geliri olanın borçlanıp 95.000 liralık otomobil almasının adı ne olur? Üstelik bizim örnekteki gibi doğrudan pazarlama usulüyle, birisinin gelip ikna etmesiyle değil.. Hür iradesiyle. Millî iradenin 79.000.000'da bir hissesini devreye sokarak.
2000 lira ile zar zor veya ucu ucuna geçinen bir aile neden 4000 liralık ürün alır? 4000 lira borçlanır?
Bunu ancak bu pazarlamacıyı birkaç saat dinleyince anlamak mümkün.
Saatlerce anlatabileceği hatıraları var.
Alanlar, cayanlar, zar zor ödeyenler..
Bir gün dedim ki;
-Sen ne merhametsiz adamsın, baktın adamın ödeyecek hâli yok.. Onu iki yıl borçlandırmanın anlamı ne? İmkânı olmayanları zorlamasan neyin eksilir.. Ona olmazsa öbürüne satarsın. Ben olsam dayanamam.
Dedi ki;
-Sen zorlamadığın zaman o evin sahibesine merhamet etmiş olmazsın ki.. Perdeciye merhamet etmiş olursun. Beyaz eşyacıya merhamet etmiş olursun. Halıcıya merhamet etmiş olursun.
-Nasıl yani..
-O para o sene o evden çıkacak. Ev sahibini ben ikna edemezsem benden sonra sırada bekleyen perdeci var, parayı o alır. O alamazsa ev sahibi gider halı alır.. Halıcı satamazsa beyaz eşyayı yenilerler. Dikkatini çekerim ihtiyaç olmadığı hâlde yenilerler. Beyaz eşyacıdan kurtulurlarsa sırada mobilyacı var.. O parayı onlar alır. Mobilyacıyı da atlatırlarsa mutfak yaptırırlar. O işten de yırtarlarsa adam ya da kadın baştan aşağı kıyafetlerini yeniler.
Ben o evden o parayı almak için sıraya giren diğer insanlarla mücadele ediyorum, müşteri ile değil. Evet, bu zaruri bir ürün değil. Problem orada. Alıcı da zaten zaruri ihtiyaçlarından sonra elinde kalan veya kalabilecek olan parayla alıyor. Bana vermezse sıradaki diğerine verecek. Ertesi seneye elinde kalmayacak.
Senin gibi biri pazarlamaya çıksa bir tek ürün satamaz. Yok ev sahibine acıdım, yok teyzenin hâline üzüldüm. Öyle yaparak onlara iyilik yapmadığın gibi onlara üzülmüş de olmazsın. Sıradakilere üzülmüş ve iyilik yapmış olursun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.