ABD sisteminin adı "başkanlık sistemi" değil

A -
A +
"Amerika'da Başkan, sistemin merkezindeki güç değil. Tek güç hiç değil. Amerikan devlet sisteminin adı da ‘başkanlık sistemi’ değil, ‘denge ve denetleme sistemi’dir."
Cemal Tunçdemir, Amerika Bülteni'nde ABD'deki sistemi anlatmış. Yazının ikinci bölümü denetim mekanizmasının nasıl çalıştığını anlatıyor. Meraklıları için çok özet bir bilgi. Sistemin hikâyesini merak eden Amerika Bülteni'nden okuyabilir.
90 yılda 4 anayasa değiştirmiş, 5'incisinin hasretini çeken bir ülkeyiz. Kusurlarına ve eksiklerine rağmen 227 yıldır işletilen bir sistemin bizim için cazip olan tarafı neresi?
...
"Denetim mekanizmaları ile donatılmış bir devlet
Denge ve denetleme sistemi, devletin üç erki arasında sürekli bir tansiyon ve çekişme üretir. Ancak bu tam da anayasa yapıcılarının istedikleri şey. Madison, ‘her erkin ihtirası, bir diğer erkin yetkisini aşmasını frenler’ diye kaydedecekti. Çoğunlukla Amerika’nın yararına sonuç üreten bu çekişmeye yerel veya federal ölçekte Amerikan sisteminin her yerinde rastlanır.
Seçim bölgelerinin, nüfus büyüklüğüne göre sandalye kazandığı Temsilciler Meclisi ile her eyaletin eşit sayıda temsil edildiği Senato, yasama faaliyetinde birbirlerini denetler. Bazen Senato'nun yasa tasarısı Mecliste ret edilir bazen de tersi olur.
ABD Başkanı Kongrenin yaptığı yasayı veto etme yetkisine sahip, ama Kongre de üçte iki oyla vetoyu aşıp aynı tasarıyı yasalaştırma yetkisine sahip.
Bakanlardan, büyükelçilere, CIA ve FBI başkanlarından, NASA ve Merkez Bankası gibi federal kurumların başkanlarına kadar yürütme erkinin bütün önemli makamlarına adayı başkan seçer ama ancak Senato onaylarsa bu kişiler atanmış sayılır.
Yüksek Mahkemenin boşalan üyeliklerine adayları ve federal mahkemelere hâkimleri başkan seçer ama bu kişiler eğer Senato’nun salt çoğunluğu onaylarsa göreve başlayabilir. Federal yargıçlar ve Yüksek Mahkeme üyeleri göreve başladıktan sonra kendi istekleri ile emekli olmadıkça asla görevlerinden alınamaz ve özlük haklarında aleyhte değişiklik yapılamaz. Bu da tek bir iktidarın yargıyı tamamen kendi kadroları ile doldurmasını engeller. Kongre ağır cezalık kriminal suçu sabit olan yargıçları ise görevlerinden azledebilir.
ABD devleti adına uluslararası antlaşmaları başkan ve bakanlar imzalar ama bu antlaşmaların yürürlüğe girmesi için Senato’nun üçte ikisinin onayı şart. Yüksek Mahkeme de devlet başkanının idari kararlarını veya uluslararası antlaşmaları anayasaya aykırı bularak iptal edebilir.
Kongre, ABD Başkanını, federal kurumların yöneticilerini azletme yetkisine sahip. Azil sürecinde Temsilciler Meclisi mahkeme ve Senato da jüri işlevi görür. Azil oturumlarında Senato başkanlığını Yüksek Mahkeme başkanı yapar. Meclis, başkanı azletme yetkisini iki kez kullanmıştır.
Kongre, komiteleri ve alt komiteleri aracılığıyla federal kurumların her türlü karar, politika ve işlemini inceleme, soruşturma ve gerekli görürse yargıya sevk etme yetkisine sahiptir. Eski başkanlardan Woodrow Wilson, Kongrenin idari işleyiş üzerindeki bu denetim yetkisinin, yasama faaliyeti gücünde olduğunu belirtecekti.
Hem herhangi bir federal mahkeme hem de Yüksek Mahkeme, Kongrenin yaptığı bir yasayı Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edebilir. Yüksek Mahkemenin 1803 tarihli Marbury v. Madison davasındaki içtihadı ile pekiştirdiği bu yargısal denetim yetkisinin temel amacı, yürütme veya yasama erki eliyle ülkede bir çoğunluk diktatörlüğü oluşmasını engellemektir. Alexander Hamilton, 'yasama erkinin yetkisini suistimale karşı bariyer' olarak nitelendirdiği yargısal denetimin, 'Amerikan devlet sisteminin karakterine en fazla şekil veren şey' olduğunu yazacaktı.
Kongre ise, Anayasayı değiştirerek Yüksek Mahkeme içtihadını ortadan kaldırabilir. Fakat anayasa değişikliği, ancak Kongrenin her iki kanadının üçte iki oyu ve 50 eyalet kongresinin dörtte üçünün onayı ile gerçekleşebilir. Yani bir partinin ne kadar güçlü olursa olsun tek başına Anayasayı değiştirmesi imkânsızdır."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.