Hayat tarzı kümeleri

A -
A +

Konda, bir gazete için araştırma yapmıştı. Sene 2009.

"Bildiğimizi sandığımız Türkiye ile gerçek Türkiye aynı mı?" sorusuna cevap aramışlardı. 
Ankete katılanların verdikleri cevapların analizinden dokuz ayrı hayat tarzı kümesi ortaya çıkmış. 
*Hayata tutunanlar yüzde 15.8
*Endişeli modernler yüzde 10.6 
*Mazbut modernler yüzde 7.8 
*Muhafazakâr modernler yüzde 8.8
*Dini muhafazakârlar yüzde 12.8
*Ortadakiler yüzde 11.7
*Kırsal gelenekçiler yüzde 15.8
*Uzaktakiler yüzde 9.4 
*Mahallenin gençleri yüzde 11.7 (Kümelere verilen isimler araştırma şirketi tarafından anlaşılma kolaylığı için verilmiş.) Verilen cevaplardan bu tasnifin 40 türlüsü yapılır.
 Türkiye'nin yüzde 75'inin yabancıların ülkemizde toprak ve gayrimenkul almasına karşı olması.
....
 Başını örtenlerde Türkiye ortalaması yüzde 71. Kırsal gelenekçilerde yüzde 96, hayata tutunanlarda yüzde 94, dini muhafazakârlarda yüzde 98, muhafazakâr modernlerde yüzde 63, mazbut modernlerde yüzde 25, endişeli modernlerde yüzde 2.1
.... 
Türkiye'nin yüzde 68'i, kadın çalışmak için eşinden izin almalıdır, diyor. Yüzde 12'si emin değil.. Çok az bir kısmı izine gerek yok diyor. Kamu hizmeti verenlerin başını örtmesinin yanlış veya kesinlikle yanlış olduğunu düşünenler yüzde 31. Gerektiğinde askerin yönetimi ele almasının yanlış veya kesinlikle yanlış olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 36. Ne doğru ne yanlış diyenlerle makul karşılayanlar çoğunlukta. Her durum ve şartta ülke demokrasi ile yönetilmeli diyenlerin oranı ise yüzde 87. Bu evden kadın kolsuz bluz giyip dışarı çıkamaz diyenlerin oranı yüzde 57
 .....
Artık hep bağırarak konuşuyoruz. “Kim ne demiş, ne dememiş, ne düşünüyor”un bir önemi kalmıyor. Kalmadı. Aradan geçmiş sekiz sene.. Bu kümeler arasında bir geçiş olmuş mu, oranlar değişmiş mi anlamanın yolu bu anketi yenilemek. Böyle bir araştırmayı kim talep eder, eder mi?
Yenisini bekliyoruz. Bakalım sekiz senede ne değişmiş. Mesela askerî yönetim sorusuna kesinlikle yanlış diyenlerin oranı o zaman yüzde 36 imiş. Muhtemelen bugünün atmosferinde bu oran yüzde 85 olur.
Dolar sorulabilir.
Kriz sorulabilir.
Ekonomik kriz bekliyor musunuz, denilebilir.
Bekliyorsanız size göre sebebi ne, diye sorulabilir.
Düşmanlar olmasaydı ekonomik kriz olur muydu sorusu sorulabilir.
Yaşı yetenlere düşmanlar acaba neden ekonomik kriz çıkarmak için 994'ün nisanını, 2001'in şubatını, 2008'in kasımını seçmiş olabilirler sorusu sorulabilir.
...
Beki de soruluyordur, cevaplar kamuya açıklanmıyordur. Millî iradeyi de azıcık bu konularda bilgilendirmekte fayda var.
 
        PAÇOZ
 
Alev Alatlı bir mülakatında, paçozluğu şöyle anlatmış:
Paçoz, kendi çıkarları için her yolu mübah sayan, küstah, beş para etmez, sokak kurnazı, zevzek, müptezel, basmakalıp, palavracı, rüküş, hoyrat, içtensiz, pespaye, nekes, terbiyesiz, aşağılık, ahlaksız, kalleş. Dostoyevski 'Puşlost' (Poshlost) der. Topluma musallat olan, iblis ayarlı, paçozluktur, Puşlost. İşte kitap paçozluğun hikâyesi. Puşlost tüm bu kavramları içinde toplayan tanımlama. Bizde de Ömer Seyfettin'in Efruz Bey tiplemesi, Nesin'in Zübük'ü kısmen buna yakındır. Ama benim ele aldığım paçozluk süreci Puşlost'a daha yakın ve korkum o ki, bu iblis Türkiye'ye yerleşmektedir. Paçozluğun dini, ırkı, sınıfı, cinsiyeti, ırkı yoktur ve giderek Türkiye'ye yerleşiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.