KATYN KATLİAMI

A -
A +

2007 yapımı bu filmi seyredenleriniz olmuştur. 

Bir kere daha seyredin, derim. Ne olup bittiğini anlamak için filmi seyretmeden önce Katyn katliamı hakkında yazılanlara göz atmakta fayda var. Konu daha iyi anlaşılır.
Andrzej Wajda, bu filmi 81 yaşında çekmiş. Babası da Katyn'de katledilenlerden. Demek ki o tarihte 14 yaşındaymış. Sovyet işgalinden sonra ülkeyi terk etmiş. Hain olmuş. 986'da ülkesine dönmüş, senatör seçilmiş, vatansever olmuş.
...
940'ta Stalin'in emriyle 22.000 Polonyalı subay ve sivil, başlarına birer kurşun sıkılmak suretiyle infaz edilmiş. Sovyetler 50 sene bu katliamı inkâr etmiş. İşgalden sonra katliam sorumlusunun Nazi Almanyası olduğu Polonya devletinin resmî görüşü olmuş.
Nurnberg duruşmalarında bu konu da görüşülüp karara bağlanmış: Katliam sorumlusu Almanya.
51 yıl sonra Boris Yeltsin, katliamdan kısmen sorumlu olduklarını kabul etmiş.
60. yılında Medvedev'in talimatı üzerine Stalin döneminde 20 binden fazla Polonyalı esirin öldürüldüğü Katyn katliamıyla ilgili belgeler dünya kamuoyuna açılmış. Rusya Federal Arşiv Ajansı(RFAA)nın Başkanı Andrey Artizov, yüksek derecede gizliliğe sahip olan bu belgelere eskiden sadece 2-3 kişinin erişim yetkisine sahip olduğunu, bu belgelerin 1990’da Rusya Federasyonu’nun ilk Başkanı Boris Yeltsin tarafından dönemin Polonya Devlet Başkanı Lech Walesa’ya iletilmesi talimatı verildiğini söylemiş.
Belgeler arasında, dönemin gizli servisi NKVD’nin Başkanı Lavrenti Pavloviç Beriya’nın, Stalin’den tutuklu askerlerin katledilmesini isteyen önerisinin yer aldığı mesajı, 5 Mart 1940’ta askerlerin öldürülmesiyle ilgili alınan karar ve olayın ortaya çıkmasını engellemek için bu konudaki bütün raporların imha edilmesiyle ilgili 1959 yılında dönemin KGB Başkanı Aleksandır Şelepin tarafından yazılan rapor da var.
....
Bu katliamı ve filmini, geçen gün 91 yolcusuyla Karadeniz’e düşen uçak vesilesiyle hatırladım. Tu-154 Tupelov.. Bir diğer adı 'uçan tabut'muş.
2010'da Rusya'nın katliamdaki sorumluluğunu resmen kabul etmesinden sonra katliam bölgesinde Polonya ile müşterek anma programı düzenlemişlerdi.
Dönemin Polonya Cumhurbaşkanı, eşi, Genelkurmay Başkanı, Merkez Bankası Başkanı, Ulusal Güvenlik Şefinin de yolcuları arasında  Tu-154 tipi bir uçak iniş esnasında yere çakılmış, 96 kişi ölmüştü. İnsanların ekseriyeti kaza olduğuna inanamamıştı. Suikast olduğunu düşünenler vardı. Neredeyse devletin üst yönetimi topyekûn yok olmuştu.
Kim bilir, belki bir 50 sene daha geçtikten sonra bu olayla ilgili de resmî raporlar yayınlanır. Bizden sonraki nesiller işin aslını öğrenir. Gerçi 'uçan tabut' namı ve 3 gün önceki kaza suikast ihtimalini azaltıyor ama insan mutmain olamıyor. Sanki üstümüze vazifeymiş gibi.
Bu hikâyeye yalın bakınca şu çıkıyor: Eğer bir konuda devletin inatla ve ısrarla takip ettiği bir resmî görüş varsa altında açıklaması ve örtülmesi zor bir şeyler vardır.
Hainlik hikâyelerinin ekseriyeti konjonktüreldir ve vatanla değil rejimle ilgilidir. 940'ta hain olursun 986'da baş tacı edilirsin.
Bu hikâyelerden ancak fertler -o da çok meraklı olanları- ders çıkarabilir. Bir milletin topyekûn ders alması, sonraki nesillerin ona göre adım atması ihtimali yoktur. 908'de o tuzağa düştük bir daha düşmeyiz demek de teorik olarak bir tuzak olabilir mesela. Pratiğini bilmiyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.