İlkel siyasi rejimler...

A -
A +
Amerikalının cevabını aradığı soru:
Yayın tarihinin üzerinden seneler geçmiş.
Notları buldum ama kitabı bulamadım.
Amerikalı bir araştırmacı yıllarca çalışıp bazı sorulara cevap aramış.
Cevabını aradığı soru şu:
Bugünkü fakir milletlerin hepsi öteden beri az gelişmiş değildi.
Bir zamanların muhteşem imparatorluklarını, dev siyasi ve ekonomik teşkilatlarını kuran birçok millet, şimdi neden az gelişmişlik çemberi içinde kıvranıp duruyor?
Araştırmacı az gelişmiş ülkelerdeki fakirliği fazla nüfusa, doğal kaynak kıtlığına ve emperyalizme bağlayan görüşleri uluslararası mukayeselerle çürütüyor.
Ayrıca fakir ülkelerde sömürgeciliğin başladığı dönemin üretim teknikleri ile bugünkü durum karşılaştırıldığında emperyalizmin tek taraflı sömürüye değil dengesiz de olsa karşılıklı menfaate dayandığı anlaşılıyor, diyor.
Amerikalı, az gelişmişliği siyasi rejime bağlıyor.
".. Fakir ülkelerdeki ilkel siyasi rejimler, çoğunluğun ülke yönetimine katılmasını dolayısı ile istikrarın sağlanmasını engelliyor.
Eğitimin gelişmesini engelliyor.
Özgür düşünceyi sınırlıyor.."
...
Fakir ülkelerdeki az gelişmişliğin sebebi güçsüz siyasi rejimler (henüz ilkelerini tam vaz edemeyen, her türlü tehdit karşısında dayanıksız, kolaylıkla askıya alınabilen rejimler kastediliyor) ise neden bu ülkelerdeki insanlar rejimlerini geliştirememişler?
Amerikalı bu soruya cevap vermiyor.
Geri kalmışlığın tek sebebi ilkel siyasi rejimler, deyip bırakıyor.
 
                
           AFFEDERSİNİZ BİZ NEYİ PAYLAŞIYORUZ
 
Eskiden sadece devlet televizyonu ve radyosu vardı.
Bir de gazete ve dergiler.
Dünyaya bu üç kanaldan bakabiliyorduk.
Ağrısız başımız azıcık aşımız misali rahattık.
90 sonrasını takip edemez hâle geldik.
Özel radyolar, özel kanallar.. Ardından hızla yayılan internet, moda olan haber portalları..
Ardından sosyal paylaşım siteleri.. Salgın gibi.. Affedersiniz biz neyi paylaşıyoruz?
Gecenin köründe, sabah kalkar kalmaz, dışarıdaysak elimizdeki küçük bilgisayarda oraya buraya laf yetiştirirken ne yapmış oluyoruz?
Herkes herkese bir şey gönderiyor, aklınca paylaşıyor.
Gönderilenler bir müddet sonra kanıksanıyor, anlamsız hâle geliyor..
Eğrisi, doğrusu, eksiği çarpıtılmışı birbirine karışıyor.
Bir kere daha soruyorum: Neyi paylaşıyorsunuz?
Paylaştıklarınızdan ne kadarı size ait, yüzde kaçı kimin ne işine yarıyor, yarından itibaren paylaşmayı durdursanız kimin neyi eksik kalır?
Dünyanın her köşesinden her an haberdarsınız.. Bana kalırsa güya haberdarsınız.. Habersiz kalmakla işinize yaramayacak yalan yanlış kurgu binlerce konudan haberdar olmak arasında ne fark var.
En başa dönersek ikinci olarak şunu soracaktım:
Bugün yaşı 15-20 olanlar, 30 sene sonra, "eskiden.." diyerek söze başlayacakları yaşa geldiklerinde insanlar ne hâlde olacak?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.