"Göbeğini kaşıyanlar"ın en güzel günleri...

A -
A +
İşte yine "iktidarla sandıkta hesaplaşma" çağrılarının giderek yükseldiği bir seçim öncesindeyiz...
Bugünlerde "göbeğini kaşıyanlar"ın, "bidon kafalar"ın müellileri bile "sandık" diyor, başka bir şey demiyor.
Israrla "yanlış partiler"e oy verenler için geliştirilen bu iki sıfat çok iyi biliniyor, Bekir Coşkun'un son genel seçimin (12 Haziran 2011) ardından literatüre kazandırdığı bir sıfat ise öyle değil:
"(...) Yine de AKP oyları arttığına göre... Nasıl anlatılır?.. Bazen anlatamazsın... Yani anlatılacak gibi değilse, neresini anlatacaksın?.. Bocalarsın... Uykusu kaçar insanın... O durumda koyunları sayacaksın..." (Cumhuriyet, 14 Haziran 2011).
Bekir Coşkun "koyun" keşfinden o kadar memnun kaldı ki, sonradan bunu birkaç kez daha tekrarladı. Mesela geçtiğimiz yıl bugünlerde "AK"ın ardından giden "koyunlar" esprisi üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ne yeni bir ad bile önerdi: Akkoyunlular devleti... (Cumhuriyet, 6 şubat 2013).
Fakat "göbeğini kaşıyan", "bidon kafa", "koyun" gibi sadece yazanların değil, onları okuyan "beyaz"ların da yüreğini soğutan sıfatların dönemleri var, öyle her zaman kullanılmıyorlar...
En yoğun olarak "tatsız" seçim sonuçlarından hemen sonra başvuruluyor bu sıfatlara... Seçimlerden önce ise zinhar kullanılmıyorlar. Nedeni açık: Çünkü onlar sandığa gidip oy verecekler, kızdırmamak lazım!
Fakat herhangi bir seçimi izleyen günlerde etmedik hakaret bırakmadıkları "koyun"ların sonraki ilk seçimde kendileri gibi (yani "insan" gibi) davranmalarını bekliyorlar ki, bu da bana çok ironik görünüyor...
Taraf'ta yazarken, bir defasında bu ironiyi Bekir Coşkun'un yazıları üzerinden göstermeye çalışmıştım:
Mesela 12 Haziran 2011 seçimden iki gün sonra ancak "koyunları sayarak" uyuyabilen yazar, seçimden beş gün önce "koyun"lara şöyle seslenebilmişti:
"İyi bakın... Görün... Bilin... Direnin... Herkese söyleyin... Bu kez daha farklı; son yumruğu vurmak, son gözü oymak, son başı koparmak, son sesi boğmak için geliyor nefret... Kazanmasına izin vermeyin nefretin..." (Cumhuriyet, 7 Haziran 2011).
Bir önceki seçime, 29 Mart 2009'daki yerel seçimlere bakalım... Sonuçlardan yine memnun olmayan Bekir Bey, halktan intikamını bu defa "akılsız"la almıştı:
"Seçimler sadece akılsız insanlar ile akıllı insanların sayımıdır, genelde birinciler kazanır..."
Oysa aynı Bekir Coşkun, seçimden bir gün önce "Orada kimse var mı" diye soruyor, "koyun"lardan medet umuyordu. (Hürriyet, 28 Mart 2009).
İşte ben bunu anlayamıyorum... Bu halk "akılsız"sa, "koyun"sa, "göbeğini kaşıyan"sa, "bidon kafa"ysa, bunları yazmaktan ve okumaktan bir tür orgazmik haz duyanlar nasıl oluyor da her seçimin arifesinde yeniden ümide kapılabiliyorlar? Onların, yeni seçimde de "yanlış partiler"e  oy vereceklerini varsaymaları gerekmez mi?
Neyse... Ben zaten asıl "göbeğini kaşıyanlar"a seslenmek istiyorum: Unutmayın, seçim sath-ı mailine girildi, en güzel günleriniz başlamış durumda, kıymetini bilin!
Ya da aklınızı başınıza toplamazsanız, seçimden sonra olacaklara hazırlanın!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.