Millet kazandı, Türkiye kazandı

A -
A +
Herkes bilsin ki ‘evet’ diyen de ‘hayır’ diyen de bu milletin değeridir. Hepimiz kardeşiz. Hepimiz biriz. Hepimiz bu topraklar üzerinde kardeşçe duygularla yaşamayı arzuluyoruz. Seçim geride kaldı. Bundan sonra önümüzdeki hedeflere bakalım. Ancak vatanımıza saldıranları da unutmayalım. Ülkemizde çözülmesi gereken çok önemli sorunlar var: Ekonominin rayına oturtulması, doların normal seyrine çekilmesi, işsizlik, terör, Kerkük, AB üyeliği, Suriye ve Irak gibi önemli sorunların yanı sıra yurt dışında yaşayan Müslümanların sorunları, yatırımlarla büyümenin artırılması, tarımdaki ilerlemenin en üst seviyeye çıkarılması gibi… Bu referandumun ne galibi ne de mağlubu var. Tek kazananı var; Millet kazandı, Türkiye kazandı. Bundan sonra siyasi gerilimin düşürülmesini bekliyoruz. Yumuşak üslupla milletin tamamının kucaklanmasını bekliyoruz...
        Din-Bir-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu
 
 
Bu çocukların günahı neydi?
 
Üçü de birbirine benziyordu. Yaşları sekiz ile on iki yaş arasındaydı. Üçü de kız çocuğuydu. Ayda bir iki defa uğradığım o büyük alışveriş mağazasının kapısında oturuyordu çocuklar. Kapıdan içeri giren çıkan müşterilere el açıp “bize de bir şey alır mısın?” diye yalvaran gözlerle bakışıyorlardı. Bazen de çocuk ruhuyla bazı minik istekleri oluyordu. Her alışveriş sonrası bu çocuklara minik hediye şeyler alıyor veriyordum. Benim de çocuklarım vardı ve onları gördükçe bir anne olarak içim acıyordu. Geçen hallerini hatırlarını sordum. On üç yaşına yeni girmiş ablalarına “okula gidiyor musun” diye sordum.
“Kimliğim yok ki” dedi boyun bükerek. Ben ise çocuğumu okula kaydettirmiş eve geliyordum. Yüreğimden bir şeyler koptu geldi. Bu üç yavru Suriye’den Türkiye’ye gelen bir ailenin çocuk yaşta hayatı elinden alınmış çocuklarıydı. Vatandaş olmak için bile vasıf aranan bir dünyada çaresizlikten okuyamayan yavruların günahı neydi?..
        Rumuz: “Vebal”-İstanbul
 
 
Sınıfta kalmak kaldırılınca…
 
İşten eve giderken dinlediğim radyoda eğitim sistemi konuşulurken yapılan bir araştırmaya göre fizik öğretmenlerinin geçmiş on seneye göre %34 daha az başarı elde ettikleri gibi bir yorum gündeme geldi. Eski öğretmenler de eski öğrenciler de kalmadı galiba denilirken bir öğretmen hanım bağlandı canlı yayına: “Çocuklar bu ülkede yaklaşık yirmi yirmi beş seneden beri sınıfta kalan öğrenci yok biliyor musunuz? Öğrencinin bilip bilmediğinin tek kriteri olan sınıfta kalmak ortada kalmayınca başarılı başarısız değerlendirmesi de ortadan kalkmıştır. Böylece bu sistem başarıyı değil başarısızı ödüllendirmiştir. Böylece başarısızlık başarıya etki ede ede başarı seviyesini bu şekilde aşağılara sürüklemiştir. Sınıfta kalmayacağını bilen öğrenci ders çalışmaz, ders çalışmayan öğrenci öğrenemez, öğrenemeyen öğrenci elinde diploması da olsa bilgisiz olur… Kendi kendimizi kandırmayalım ve gündeme getireceksek eğitim sistemimizde bu konuyu masaya yatıralım” dedi. Enteresan bir değerlendirme değil miydi? Bir öğretmen değerlendirmesi…
         H. Yazıcı-İstanbul
 
 
Halamı şimdi anlıyorum
 
Gençliğimde her arzu ettiğim yere giderdim. Bu beden hiç kocamayacak zannederdim. Rahmetli halam vardı. Arada bir görüştüğümde geleni gideni olmadığından dert yanardı. Dinlerken “vah halacığım” derdim ama ne demek istediğini bir türlü anlayamazdım. Yüzüne karşı demesem de içimden “elin tutuyor ayağın tutuyor, otur evde, aç televizyon izle” gibi düşünceler geçerdi. Şimdi çoktan rahmetli oldu. Bugün evimde televizyon da var, elim ayağım da tutuyor ama gelenim gidenim yok; ben de evden dışarı çıkamıyorum. Hayat bedenime göre çok hızlı. Gönlüm istese de vücut yetmiyor. Gözüm pencereden gelecek bir dost yüzü gözlüyor. Telefonumu arayıp hâlimi hatırımı soracak ses arıyorum. Meğer gençlik elden gidince insana insan lazımmış. Halamı şimdi anlıyorum...
           Sıdıka Y.-İzmir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.