“Birilerini rahatsız etmemek için yazmıyorum”

A -
A +
Feridun Ağabey, hasbelkader 27 yıldır öğretmenlik yapıyorum. Meslek liselerinde ve meslek yüksekokullarında okutulan derslerin içeriklerini de yıllardır inceliyorum, bu konuda kitaplar yazıyorum. Arada bir fark göremiyorum. Özellikle küçük ilçelerde ve gelişmiş sanayisi olmayan illerde açılan MYO'ların çoğu gençleri 2-3 hatta 4 yıl oyalamaktan, zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramıyor. Meslek lisesini takdir ile teşekkür ile bitiren gençler meslek yüksekokuluna gittiğinde, yeni hiçbir bilgi/teknik/yöntem öğrenemediğini fark edip hayal kırıklığı yaşıyor. Bir bina ve bir tabela ile açılmış birçok MYO bu ülkenin sınırlı kaynaklarını yutmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. 22 yıldır ders kitapları yazıyorum. Meslek liseleri için yazdığım 20 kadar kitabım maalesef MYO’larda ders kitabı olarak kullanılmaktadır. Yani yüksekokula gittiğini düşünen öğrencilere maalesef orada da liseler için yazılmış teknik kitaplar okutuluyor. “Evladımı hangi okula yollayayım?” diye düşünen ana babalara belki bir yol göstermiş olurum. Konu uzun; ama birilerini rahatsız etmemek için her konuyu ele alıp yazamıyorum. Endüstri 4.0 standartlarında, modern, faydalı öğretim yapan birkaç MYO'yu bu konunun dışında tutuyorum...
         Ali Özdemir-Öğretmen
 
 
Ayakkabısına ağlayan minik kıza çok üzüldüm
 
Feridun Ağabey, salı günü Silivri’de "tropikal yağmur" sonucu aniden bastıran selden canlarını kurtarmak için bulundukları binanın üçüncü katına çıkan giriş kattaki ailenin dramına çok üzüldüm. Annesi diyordu ki: “Her şey bir anda oldu. Nereden geldiğini anlayamadık. Canımızı kurtarmak için kendimizi yukarı katlara zor attık. Sonra bizi botlarla çıkardılar. Her şeyimiz bütün eşyamız gitti. Hiçbirine üzülmüyorum da küçük kızım okula gidecek diye ona bir yeni ayakkabı almıştık. Kızım 'anne ayakkabım gitti' diye ağlıyor ona üzülüyorum...” Feridun Ağabey, o an orada olmak ve o küçük çocuğun okula gideceği ayakkabısını yeniden alıp “üzülme ağlama, işte ayakkabın” demek isterdim. Buradan sizin aracılığınızla da sesleniyorum. Keşke o ailenin çocuğuna ulaşsak da o çocuğun ayakkabısını alıp ona hediye etsem. İnanıyorum ki devlet meydana gelen bu hasarı tespit ederek vatandaşlarımızın yaralarını saracaktır...
         Ahmet Eraslan-İstanbul
 
 
“Can çıkmayınca huy çıkmaz” derler
 
“Feridun Ağabey, geçtiğimiz gün bir arkadaş vesilesiyle Uygur Tıbbını bilen Çin Tıp Fakültesinden mezun, Uygur Türkü bir doktora gittim. Orada insana herhangi hayat tarzı tavsiyesi yapmadan önce doğduğu tarihe göre onun dört mizaçtan hangisine yatkın olduğunu çıkartıyor ve bazı ilave sorularla ne yiyip ne içmesi gerektiğini, hangi kişilik özelliklerine sahip olduğunu, karakterini ve kısaca hayat tarzını tanımlamaya çalışıyor. Anlattığına göre evren ateş, hava, su ve topraktan yaratılmış. İnsan da bu dört unsurdan yaratılmış. Dolayısıyla mesela sonbaharda doğan insan toprak grubunda oluyormuş. Kış mevsiminde doğan insan su grubunda oluyormuş. Bu durumda ben su grubundanmışım. Yani bu dört mizaçtan suya daha yatkınmışım. Ve bu mizacın özelliklerini saydı bana inanın %90’ı tuttu. Sevdiğim yiyecekler ve sevmediğim yiyecek içecekleri neredeyse birebir bildi... Ağabey böyle bir bilim ve yöntem var mı? Bu anlatılanlar doğru mu?” diyen İstanbul’dan sevgili Tuncay Aşkın, insanın ve evrenin bu dört unsurdan yaratıldığı doğrudur. İnsanları bu mizaçlar üzerinden tedavi etme geleneğinin de 800-900 sene öncesinde yazılan Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Marifetname isimli eserinde de bahsedildiğini biliyorum. İbrahim Hakkı hazretleri de eserinde bu konularla ilgili Antik Roma'nın en önemli hekimlerinden Bergamalı hekim Galen’den söz etmektedir. Yani bu dört mizaç konusu çok ama çok eskiden beri araştırılmıştır. Eserler verilmiştir. Hatta atalarımızın söylediği “can çıkmayınca huy çıkmaz”, ”yedisinde ne ise yetmişinde o” gibi atasözleri de bu mizaç gerçeğiyle alakalı tecrübelerdir. Selamlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.