“Bunun bir de insani boyutu yok mu beyler?”

A -
A +
BESD-BİR Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneğine bu üzüntülerimi ve dileğimi iletir misiniz Feridun Bey? “Birkaç sene öncesine kadar alışveriş merkezlerinde reyonlarda beyaz et almak istediğimizde bir kişilik, iki kişilik porsiyon kadar but, kanat, göğüs vb. istiyorduk. Marketteki görevli de paketten ayırıp tekrar mini bir paket yapıp veriyordu. Şimdi birer kiloluk ikişer kiloluk standart paketler üzeri streç ile kaplı hâlde geliyor ve bu gelen paketi açtırma şansımız yok. Müşteri olarak parça et istiyorum vermiyorlar, bütününü ben aldığımda tüketemiyorum ve bozuluyor. Bunu market yetkililerine söyledik. Firmalara iletmişler firmaların verdiği cevap çok saygısızca olmuş. Her bir kişi için bir ambalaj bize maliyeti artırır. Bir insana bu kadar mı değer veriliyor? Amaç sadece çokça satmak mı? Bunun bir de insani boyutu yok mu? Bir kişilik yaşayan benim gibi insanlar kendi gönlünce alıp kendi mutfağında pişirip içine sinerek bir tavuk eti yemesin mi? Tavuk etini dışarıdan mı yemek zorunda kalalım? Ya marketten beyaz et almak için de üç beş dul ya da bekâr bir araya gelmenin yollarını mı arayalım? Böylece beyefendilerin büyükçe paketini alıp üçe böldürelim. Ne kadar ayıp ne kadar, anlatamam. Bu konuyu siz dernek yetkilisine iletmek istedim. Az da olsa yarım kiloluk hatta 250 gramlık paketler de yapsınlar efendim. Yetkiniz var mı bu konuda bilmiyorum. Bakanlığın kanun mu çıkartması lazım bireyin bu haktan yararlanması için. Ama bu firmaların satış ve pazarlama sorumlusu beyaz yakalı isimlere her şeyin maliyet ve kazanç olmadığını; konunun bir de insani boyutu ve hizmet boyutu olduğunu hatırlatıverin lütfen.”
Cemil Altuntaş- İstanbul
***
Vakıflar Genel Müdürlüğüne teşekkür ediyoruz
1911 yılında İstasyon Mahallesi’nde yapılan ve bundan 5 sene öncesine kadar sadece teravih kılınan tarihî cami, bakımsızlık nedeniyle harabeye dönmüş durumda. Çerkezköy’deki Bakış gazetesi şu an harabe durumda olan ilçenin bu en eski camisinin tekrar ibadete açılması için haberler yapmış kamuoyuna duyurmuş. Bakış gazetesi muhabiri Uğur Arslan bu konuyu geçtiğimiz günlerde bize de yazmıştı ve bu köşede konuyu gündeme getirmiştik. Ayrıca sosyal medya üzerinden de caminin durumu Vakıflar Genel Müdürü Sayın Adnan Ertem’e iletilmişti. Tarihî caminin durumuna kayıtsız kalmayan Sayın Ertem, güzel haberi verdi ve caminin restorasyon çalışması için ihalenin sonbaharda yapılacağının müjdesini verdi. Bu güzel haber için teşekkür ediyoruz. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Sonbahar da bu tarihî caminin ilkbaharı olur ve ikinci baharına kavuşur inşallah. Vakıflar Genel Müdürlüğünü ve onun değerli Genel Müdürü Adnan Ertem’i tebrik ediyoruz.
Uğur Aslan- Çerkezköy
***
Hafif Metro iade biletlerimizi çöpe attık
 “İstanbul’daki doğal sel afeti sebebiyle sabah saatlerinde Merter Davutpaşa, Terazidere istikametinde hafif metro çalışmadı. Bir hayli beklediğimiz hâlde rayları su bastığını söylediler. Araçların ne zamana kadar çalışacağını bilemediklerini söylediler. Ve bize biletlerimizi geri verdiler. “Bu bilet İstanbul Büyük Şehir Belediyesinde toplu taşımalarının hepsinde geçer” dediler.
Terazidere’den çıktık. Minibüsle Topkapı’ya gittik. Oradan Cevizlibağ’da metrobüse binelim dedik. Ama bize verilen bilet metrobüste geçmedi. Yırttık çöpe attık. O zaman hafif metroda bize biletimiz geri verilmiş mi oldu? Bu matbu kâğıt biletler yolcuya iade edilirken lütfen toplu taşımaların hepsinde diğer kartlarda olduğu gibi bir kontörlük hak olarak geçerli olsun. İştirakler birbirinden bağımsız ve habersiz çalışmasın. Arada vatandaş mağdur oluyor. Haberiniz olsun. Teşekkürler.”
Mümin Emektar – İstanbul
***
Bu köşede hasbihâl etmek ne güzel
 
“Merhaba Feridun Ağabey. Kimsenin kimseyi dinlemediği bu dönemde, böyle bir köşede hasbihâl etmek ne güzel... Fakat insanların birbirlerini suçlamasının kişiyi nevroza çektiği bilimsel bir hakikat. Şu hâlde sevgili ağabeyimiz, ben de dostlara ve kendime,
1- Kalp kırmayınız, 2- Öfke ve hiddeti bırakınız, 3- Kimseden incinmeyiniz 4- Kimseyi incitmeyiniz, 5- Kimseyi hakir görmeyiniz, deme bahtiyarlığını (tasavvuftan alıntılayıp) bulursam, ne âlâ... Fakat siz ne dersiniz? Bu karmaşa nasıl diner? Tefekkür neydi? (Bu papağan düşünmeye devam ediyor...)
          Rumuz: "Hakan"
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.