Bu kurada bir tuhaflık yok mu sizce?

A -
A +
Feridun Ağabey, ülkede 16 yerde Fizik Tedavi Uzmanları için kadro açmıştı devlet. Yeğenim Fizik Tedavi Uzmanlığı sınavını dereceyle bitirmiş birisi. Zaten okulunu da dereceyle kazanmış, Çapa Tıp Fakültesini de dereceyle bitirmişti. Şimdi devletin açtığı 16 kadro ile ilgili olarak adaylara birinci, ikinci ve üçüncü tercih şansı sunuluyor. Yeğenim de kendi yaşadığı ile en yakın yer olan Merzifon tercihini birinci sıraya alıyor. Sonra da ikinci tercih olarak Bingöl’ü yazıyor üçüncü olarak da Silopi’yi.
Yeğenim bu tercihlerini WhatsApp arkadaşlarıyla paylaşırken gruba ortak olan bir arkadaşı niyetini saklamıyor:
“Vay demek Merzifon da varmış” dedikten sonra ekliyor: “Ben de Merzifon’u tercih ettim. Hem memleketim Merzifon’a çok yakın ve evliyim” diyor.
Sonra gün geliyor. Noter huzurunda kuralar çekiliyor. Ne enteresan ki “Merzifon da varmış ben de orayı tercih ettim” diyen aday kurada Merzifon’u kazanmış(!) oluyor. Güya ki şansına Merzifon çekmiş kurada. Okulu dereceyle kazanmış ve dereceyle bitirmiş, uzmanlık sınavını dereceyle kazanmış bir isim tercih hakkına sahip olmuyor. O da kuraya tabi tutuluyor. Ve tek başına bu kız çocuğu Silopi’ye gönderiliyor. Burada herhangi bir şaibe veya hile torpil yok ise “helal olsun” diyorum ve şunu sorguluyorum: Bir öğrencinin okuldaki başarı çizelgesinin, okulu derece ile bitirmesinin hiç mi kıymeti yok? Benim işkillenmeme rağmen yeğenim mütevekkil bir şekilde “kimsenin günahını almayalım, kurada şansına çıkmıştır” diyerek sorun yapmıyor. Dahası vatanımın her yanı benim için birdir” diyerek yüreğindeki ülke sevgisini ortaya çıkartıyor. Ama madem tercihler öğrencilere bırakılıyor o zaman noter niye? Noterde kura çekilecekse öğrencilere tercih sıralaması yaptırmak niye? Yani tercih yapmanın ne anlamı var? Hem “kura çekilecek” deniliyor hem de kurada bazı isimler istediği yere kura çekmiş oluyor. Bu işte bir tuhaflık yok mu sizce?
      Z.Ş.-Ordu
 
 
Gökdelenlerde yaşamaya alışmak
 
“Ben mesleğimin son 15 yılında gökdelen denilebilecek yüksekçe binadaki ofiste çalıştım. Doğrusu, binerken ve inerken asansörlerde herhangi bir facianın olabileceği hiç aklımıza gelmezdi. Şimdi asansörlere binerken korkmaya başladım. Bir yetkili çıkıp da açıklasa diye merakla haberlere bakıyorum, gazete sayfalarını karıştırıyorum. Göğe direk gibi dikilen bu binalardaki asansörlerin güvenliğinin de bu derece önemli ve birkaç aşamalı olması gerekmez mi?  
Bu tür yüksek binalarda kurulan asansörler sadece halatla mı kontrol ediliyor? Hız limiti aşım sensörü vb. var mı yok mu? Yanlardan otomatik hız azaltacak veya tamamen durduracak hava yastıkları sistemi kurulabilir mi? Bir otomobilde bile şoförsüz durma, park etme fren sistemi geliştirilirken, otomobile göre daha kolay irtibatlandırma imkânı olan asansörlerin güvensiz oluşu teknoloji açısından utanç verici değil midir? Bir de 40 katlı 45 katlı gökdelenlerde yangın güvenlik tedbirleri nasıl alınmakta? İtfaiye araçlarının merdivenleri sekiz on kattan sonrasına ulaşamadığında bu sorun nasıl aşılmaktadır. Bu konuda nereden nasıl bilgi alabileceğiz. Selamlar...”
     Murat Candamar-Ankara
 
 
Suçu önlemek için üç unsur
 
Feridun Ağabey, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetle ilgili cezalarda önce suç önlemeyi hedeflemek gerekir. Bunun için de üç unsur çok önemlidir: Her kişi veya kesimin asgari ihtiyaçlarını giderecek gelir seviyesine ulaşabilmesi için iş ve aşını temin etmek devletin görevi olmalıdır. İkincisi de manevi değerlere sahip olabilmek için eğitimde etkin ve yaygın dinî ve kültürel sürecin de yer alması gerekir.
Üçüncü unsur ise cezaların caydırıcılığı sağlanmalıdır. Hele af kavramı hiç gündeme gelmemelidir. Kim ne derse desin ülkemizde bu iktidardan önce her iktidar döneminde af konusu kamuoyunda hep ortak düşünce olarak yaşamıştı. Hafızalara kazınan af algısı mağdurları daha da üzmekte, af çıkartıldığında mağdur daha da mağdur edilmektedir. Bir insanı taammüden öldüren bir katil beş yıl sonra tahliye olabiliyorsa toplumda kimsenin mal ve can güvenliği sağlanabilir mi?
Başta çocuklar ve kadınlar hem masum hem masundur. Gerek ferdî olaylarda gerek terör olaylarında aynı mantık cari olmalıdır. Can ve mal güvenliği olmayan bir ülkede devletin gerçekten varlığından söz edilemez. Bu bakımdan cezalara getirilecek caydırıcılığı destekliyorum.

          N. Akman-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.