İtiraf etmeliyim ki başarılı olamadık

A -
A +

“Feridun Ağabey, Türkiye’de yaşayan herkese iyi bayramlar. Burada biz gurbette ne bayram biliyoruz ne seyran biliyoruz. Yıllar yılı ezan sesine hasret kaldığımız diyarlarda çocuklarımızı ne kadar korumaya çalışsak da doğrusunu söylemeliyim ki başarılı olamadık. Burada çocuklarımız sadece eğitim almakla, evde tembih etmekle, televizyon izlemekle bizim kültürümüzü alamıyor. Kültür bir ortam meselesiymiş, bunu burada anladım. Mahalle kültürü dedikleri şey doğruymuş. Bir ezan konusunu anlatmak var bir de cami kenarında ezan sesini dinlemek ve camiye gidenleri görmek var. Ezan okunduğunda müziğin sesini kısan şoförü görmek, kuran okurken ona hürmet gösteren bir insanı görmek, bir iftar sofrasında oruç açmayı görmek var. Büyük gelince ayağa kalkmak, su içerken oturup içmek, bayramda tatlı ikram etmek gibi akla hayale gelmeyen ama her biri bir kültürün parçası olan hayattan kopuk yetişmek var. Burada olan, en çok çocuklarımıza oldu… Ne bizim kültürümüzden haberdarlar, ne batının kültürüne uyum sağlayabiliyorlar. Gerçi oranın kültürüne uyum sağlayamadıkları için sevinelim diyoruz ama boşlukta kalan çocuklar stres ve bunalım içinde yok oluyorlar. Kendilerini eğlenceye ve gecelere veriyorlar. Sonuçta binlerce gencimiz buralarda geleceği belli olmayan geçmişinden kopuk ailesiyle anlaşamayan, yaşadığı toplumun içinde yabancı kalan bir kördüğüm hayatı yaşamak zorunda kalıyorlar.

Nasıl anlatsam bilmem ki, bir bebek emziğinin içini suyla doldurup sonra da elinizden bıraktığınızda o şişkin emzik suyun tazyikiyle ortada dört dönerek savrulur ve belirsiz bir köşede söner kalır ya, gençliğin ruh hâlini öyle görüyorum. Oturup ağlıyorum, biz çocuklarımıza örnek olamadık. Örnek kimseler bulamadık. Devlet yıllar yılı bize örnek bir hayat kuramadı. Ekmek parası için geldiğimiz bu gurbet ellerde istikbalimizi kararttık… Selamlar, saygılar.” Murtaza Tunalı  – Almanya *** AVM’ye gidiyor diye gönül koyuyorsunuz ama “Feridun Ağabey, merhaba, mahallemizde bir iki bakkal, kuru yemişçi, manav vb. var. Biz de şuurlu bir tüketici mantığıyla çevremizde açılan AVM’lerin bu esnafımızı olumsuz etkilememesi için kendi çapımızda çareler düşünüyoruz. Bir nebze olsun bu haksız rekabetin önüne geçebilmesi için bazı ürünlerimizi mahalle bakkalından, manavından alarak esnafın ayakta kalmasını düşünüyoruz. Ama enteresan bir şey var ki gittiğim bakkalın verdiği ürün tarihi geçmiş kontrol eden yok. Manav arkadaştan bir kilo domates istiyorum, “abi bir buçuk yapayım düz fiyat olsun” gibi beni almaya mecbur bırakıyor. Eve gelip baktığımda da iki üç tanesi resmen ya ezik ya da çürük çıkıyor. Neticede kaç defa denememe rağmen bu konuda her defasında hayal kırıklığı yaşadım. Buradan esnafa sesleniyorum. Biz AVM’lere gidiyoruz diye bize gönül koyuyorsunuz ama arkadaş siz de gelen müşterinizi memnun edemiyorsunuz. Ne olur bizim size yaklaştığımız kadar siz de bize yaklaşsanız da bizi tekrar her istediğimizi kendi beğendiğimiz ve seçtiğimiz AVM’lere gönderip sonra da müşterisiz kalmasanız.” Cevdet Tunca – Ankara *** Staj Sigortası başlangıç olarak sayılsın Feridun Ağabey, birçok kardeşimiz staj ve çıraklık sigortasının emekli başlangıcı sayıldığını biliyor ve emekli hesabını buna göre yapıyordu. Olayın yeni farkına varanlar hayal kırıklığı yaşamakta küskünler ordusu oluşturmaktadır. Çıraklık ve stajyerlik eğitimlerinde %13,5 oranında iş kazası ve meslek hastalığı primi ödenir. %20’lik yaşlılık, malullük ve ölüm primleri ödenmiyor. Benim yöneticilere önerim: Ödenmemiş olan bu %20’lik primin güncelleştirerek isteyenlerden tahsil edilmesidir. Bu sayede hem kuruma gelir sağlanmış olur hem de mağduriyetler önlenemezse de azalmış olur. Bu konuda çözüm üretenler de milyonlarca kişinin gönlünü almış olur. Arkadaşlarımız “Doğum borçlanması var, askerlik borçlanması var, usta öğreticilere borçlanma hakkı var, avukatlara da staj borçlanması hakkı getirildi. Neden bize bu hak verilmiyor?” diye feryat ediyorlar. Bu feryada kulak verelim. Yaşar Gönenç - Malatya11 Eylül 2017 PazartesiFeridun Ağabey   İtiraf etmeliyim ki başarılı olamadık “Feridun Ağabey, Türkiye’de yaşayan herkese iyi bayramlar. Burada biz gurbette ne bayram biliyoruz ne seyran biliyoruz. Yıllar yılı ezan sesine hasret kaldığımız diyarlarda çocuklarımızı ne kadar korumaya çalışsak da doğrusunu söylemeliyim ki başarılı olamadık. Burada çocuklarımız sadece eğitim almakla, evde tembih etmekle, televizyon izlemekle bizim kültürümüzü alamıyor. Kültür bir ortam meselesiymiş, bunu burada anladım. Mahalle kültürü dedikleri şey doğruymuş. Bir ezan konusunu anlatmak var bir de cami kenarında ezan sesini dinlemek ve camiye gidenleri görmek var. Ezan okunduğunda müziğin sesini kısan şoförü görmek, kuran okurken ona hürmet gösteren bir insanı görmek, bir iftar sofrasında oruç açmayı görmek var. Büyük gelince ayağa kalkmak, su içerken oturup içmek, bayramda tatlı ikram etmek gibi akla hayale gelmeyen ama her biri bir kültürün parçası olan hayattan kopuk yetişmek var. Burada olan, en çok çocuklarımıza oldu… Ne bizim kültürümüzden haberdarlar, ne batının kültürüne uyum sağlayabiliyorlar. Gerçi oranın kültürüne uyum sağlayamadıkları için sevinelim diyoruz ama boşlukta kalan çocuklar stres ve bunalım içinde yok oluyorlar. Kendilerini eğlenceye ve gecelere veriyorlar. Sonuçta binlerce gencimiz buralarda geleceği belli olmayan geçmişinden kopuk ailesiyle anlaşamayan, yaşadığı toplumun içinde yabancı kalan bir kördüğüm hayatı yaşamak zorunda kalıyorlar. Nasıl anlatsam bilmem ki, bir bebek emziğinin içini suyla doldurup sonra da elinizden bıraktığınızda o şişkin emzik suyun tazyikiyle ortada dört dönerek savrulur ve belirsiz bir köşede söner kalır ya, gençliğin ruh hâlini öyle görüyorum. Oturup ağlıyorum, biz çocuklarımıza örnek olamadık. Örnek kimseler bulamadık. Devlet yıllar yılı bize örnek bir hayat kuramadı. Ekmek parası için geldiğimiz bu gurbet ellerde istikbalimizi kararttık… Selamlar, saygılar.” Murtaza Tunalı  – Almanya *** AVM’ye gidiyor diye gönül koyuyorsunuz ama “Feridun Ağabey, merhaba, mahallemizde bir iki bakkal, kuru yemişçi, manav vb. var. Biz de şuurlu bir tüketici mantığıyla çevremizde açılan AVM’lerin bu esnafımızı olumsuz etkilememesi için kendi çapımızda çareler düşünüyoruz. Bir nebze olsun bu haksız rekabetin önüne geçebilmesi için bazı ürünlerimizi mahalle bakkalından, manavından alarak esnafın ayakta kalmasını düşünüyoruz. Ama enteresan bir şey var ki gittiğim bakkalın verdiği ürün tarihi geçmiş kontrol eden yok. Manav arkadaştan bir kilo domates istiyorum, “abi bir buçuk yapayım düz fiyat olsun” gibi beni almaya mecbur bırakıyor. Eve gelip baktığımda da iki üç tanesi resmen ya ezik ya da çürük çıkıyor. Neticede kaç defa denememe rağmen bu konuda her defasında hayal kırıklığı yaşadım. Buradan esnafa sesleniyorum. Biz AVM’lere gidiyoruz diye bize gönül koyuyorsunuz ama arkadaş siz de gelen müşterinizi memnun edemiyorsunuz. Ne olur bizim size yaklaştığımız kadar siz de bize yaklaşsanız da bizi tekrar her istediğimizi kendi beğendiğimiz ve seçtiğimiz AVM’lere gönderip sonra da müşterisiz kalmasanız.” Cevdet Tunca – Ankara *** Staj Sigortası başlangıç olarak sayılsın Feridun Ağabey, birçok kardeşimiz staj ve çıraklık sigortasının emekli başlangıcı sayıldığını biliyor ve emekli hesabını buna göre yapıyordu. Olayın yeni farkına varanlar hayal kırıklığı yaşamakta küskünler ordusu oluşturmaktadır. Çıraklık ve stajyerlik eğitimlerinde %13,5 oranında iş kazası ve meslek hastalığı primi ödenir. %20’lik yaşlılık, malullük ve ölüm primleri ödenmiyor. Benim yöneticilere önerim: Ödenmemiş olan bu %20’lik primin güncelleştirerek isteyenlerden tahsil edilmesidir. Bu sayede hem kuruma gelir sağlanmış olur hem de mağduriyetler önlenemezse de azalmış olur. Bu konuda çözüm üretenler de milyonlarca kişinin gönlünü almış olur. Arkadaşlarımız “Doğum borçlanması var, askerlik borçlanması var, usta öğreticilere borçlanma hakkı var, avukatlara da staj borçlanması hakkı getirildi. Neden bize bu hak verilmiyor?” diye feryat ediyorlar. Bu feryada kulak verelim. Yaşar Gönenç - Malatya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.