Biz müftülerin sağmal ineği miyiz?

Gazetenizde geçtiğimiz gün "İmamları Bezdirme Derneği" başlıklı bir haber okudum. İnanın çok müteessir oldum. Haberde Diyanet-Sen Genel Başkanının ağzından bazı cami yaptırma derneği yönetimlerinin imamlara baskı uyguladığı iddia ediliyordu. Ben de bir cami yaptırma ve onarma derneği başkanıyım. Dört dönemdir görev yapıyorum. Bu derneklerin üye sayısı milyonun üstündedir.

Eleştirirken biraz insaflı olmak lazım. Biz hiçbir menfaat beklentisi olmadan, gecemizi gündüzümüze katarak Allah rızası için çalışıyoruz. Fakat birkaç örnek imamımız hariç imamlar için genelde böyle söylemem mümkün değildir. Maaşlarından bir kuruş kesinti yapın, Diyanet-Sen nasıl ortalığı ayağa kaldırıyor bir görün. Maalesef çoğu imam ile cami yaptırma dernekleri ayrı yolda gidiyor. Hatta bazılarıyla bazı müezzinler arasında bile fikir çatışmalarına şahit oluyoruz. Bu kimseler hiç kusura bakmasınlar, bazı müftüler biz dernekleri sağılacak inek gibi görüyor. İmam nasıldır? Cemaatle uyumlu mudur? Halkın gözünde yeri nedir hiç sorgulamıyorlar. Ama imamın camideki odasını büyütmeye, lojmanına gelince kimseye söz bırakmıyorlar. Biz dernek olarak cemaat için mi imamları rahat ettirmek için mi varız? Müftü 'lojman yapacaksın, her şey birinci sınıf olacak' dedi. Dernek senin uşağın değil ki?

Ben inşaatla uğraşayım, sen irşatla uğraş... Cemaatin sayısını nasıl artırayım, insanlara nasıl faydalı olayım diye düşün. Hele bir 657 var ki... İmamlarımız mahalleye âdeta "kral" gibi geliyor. Bir vakit namaz kıldırmanın devlete maliyeti en az 40 lira. Eski imamlarımızı ve o sistemi mumla arıyoruz... Diyanet-Sen'i asli görevlerini yapmaya çağırıyorum.

 

 

 

Feridun Ağabey merhabalar! Aciliyetine ve önemine binaen Sağlık Bakanlığının, Başbakanlığın ve Sayın Cumhurbaşkanımızın dikkatine arz ediyorum. Eşim, takipte olan kanser hastası ve doktor raporuyla sürekli ilaç kullanmak zorunda. Ancak bizler ve gördüğüm bildiğim kadarıyla bizim gibi hastası olanlar (bu duruma birkaç kez şahit oldum) yaklaşık 6 aydır Tamoksifen-teva (veya muadili Nolvadex) adlı ilaçları eczanelerde bulamıyoruz ve alamıyoruz. Bu sebeple hastamız/hastalarımız adına tedirginiz ve rahatsızız. BİMER gibi kurumlara daha evvel birkaç kez bu durumu ilettik. Bize gelen cevaplarda, "İlaçlar eczanelere dağıtılıyor; eczanenizden isteyiniz" deniyor. Ancak eczanelere sorduğumuzda bize söylenen şu: "İlaç çok sınırlı sayıda geliyor; eskisi gibi değil bu sebeple ilaç yok"; biz, yine ilaç bulamıyoruz. Sorunun hâlen sürdüğünü görüyoruz ve böyle ciddi bir hastalığın ilacının bulunamamasının önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Bu konuya dikkat çekmek ve sorunun çözümü için gereken adımların bir an evvel atılmasını bekliyoruz.

 

 

 

Şehir merkezinde mahalle aralarındaki otopark ve oto yıkamacıların çevreye verdiği tazyikli su ve köpük makinelerinin sinir bozucu sesinden bizleri kurtarın Başkanım. Bir günün iki günün işi değil, bir sene üç yüz altmış beş gün aynı işkence. Şehrin merkezinde (Akpınar) Eski adı Hanegah-ı Pervane, yeni adı İbrahim Perk Camii yanında tazyikli su sesinden huşu içinde namaz kılmak imkânsız. Bu gibi iş yerlerinin sanayiye taşınmasını istiyoruz. O civarda Başkonaklarda, Saray Mahallesinde onlarca otopark ve oto yıkama var. Büyükşehir’e hiç yakışmayan bu iş yerleri hiç olmazsa tazyikli yıkamayı bir kabin içinde yapıp bu gürültü kirliliğinden vatandaşı kurtarsalar çok iyi olacak. Mahalle ortalarında bir boş arsa bulan hemen oto yıkama yapıyor. Bunlara nasıl ruhsat veriliyor? Bir de yıkamaya başladıkları aracın teybini sonuna kadar açmazlar mı? Gel de karşındakiyle iki kelam et. Büyükşehir Belediye Başkanımızdan ricamız, bu konuya lütfen el atılsın.

 

 

 

 

“Sevgili Feridun Ağabey, 09.09.2017 günü akşam saatlerinde sitemizde vuku bulan yangın tehdidine karşı kendi imkânlarımızla müdahale ederken aynı zamanda aradığımız İstanbul İtfaiyemiz, 10 dakika gibi kısa bir sürede olay yerine intikal ettiği için çok memnun kaldık. Buradan sizin aracılığınızla, site sakinlerimiz ve yönetimimiz adına İstanbul İtfaiyesine çok teşekkür ederiz.”