Bu öğretmenin feryadını kim duyacak!

A -
A +
Baştan söyleyeyim, psikolog, psikiyatrist, pedagog, bilim insanı değilim. Sadece sıradan bir eğitimciyim. Ana babaların çoğu gidişatın farkında değil. Ana akım medya bu konuda yeterli bilgi iletmiyor. Son 20 yıllık süreçte eğitimde iyice tökezlememizin yegâne sebebi telefon, tablet, bilgisayar gibi cihazları amacı dışında kullanıyor oluşumuz.
Sosyal medya dedikleri siteler inanın foseptik çukuruna dönüşmüş durumda.
“Abartıyor, panik üretiyor” demesinler diye bu konuda ayrıntı vermeyeceğim. Sosyal paylaşım ve oyun siteleri, bahis linkleri evlatlarımızı sizden, toplumdan koparıyor haberiniz yok… Bugün yaşanan öğrenci olayları, liselerde yaşanan kavgalar cinayetler vahametin başka bir boyutunu sergiliyor olabilir ama benim sözünü ettiğim konu bunların çok ötesinde genel bir heba olma durumunu velilerimize, eğitimcilerimize ve yöneticilerimize haber vermek…
Fransa işin farkına vardı. Okullarda telefonu yasaklama yoluna gitti. Evladınıza en pahalı cihazları veriyorsunuz. Sonra da teşekkür, takdir, onur belgeleri bekliyorsunuz...
Okullarda öğretmenler vakitlerinin önemli bir kısmını bu deliliği frenlemek için uğraşır oldu. Çoğu öğrenci telefon ile kopya çekerken yakalanıyor. Toplanan telefonlara rastgele bakıldığında hoş olmayan perişan dosyalar karşımıza çıkıyor. Teferruat ayrıntı vermeyeyim siz anlıyorsunuz...
 
HER ŞEY SANAL YAŞANIR OLDU
 
Kütüphaneler, konserler, paneller, tiyatrolar tümden unutuldu. Her şey sanal yaşanır oldu. Webte bulunan bilgilerin %88'i asılsız, yanlış, ticari, hurafe, uydurma... Ödevleri webten yapan öğrenci sahte bilgilerle doluyor...  Okulları eğitim yapılamaz mekânlara dönüştürme hususunda hatırı sayılır sorumluluk aslında velilerde. Olayın vahametini algılamayan birçok kişi suçu hemen öğretmenlere yıkmayı yeğliyor. Bilimi, sanatı, edebiyatı, estetiği, tarihi, dili, kitapları eve sokmayan aileler “mıy mıy, mız mız” bir kuşak yetiştiriyorlar. Okul artık; her şeyi öğreten kurum değildir. 100 sene önce yazılmış teoriler de artık geçmiyor. Hâlâ "John Dewey, Maslow ne demiş" diyerek irfanlı millet oluşturamayız. Endüstri 4.0 çağındayız. Cihazlar birbiriyle haberleşir oldu. Sadece türev, geometri, x, y, pi sayısı, Newton öğreterek Almanya olamayız... Ana dersimiz kodlama olmalı...
 
PORTAKAL SOYMAKTAN ACİZLER
 
Çocuğunuzu artık telefon ile okula göndermeyin. İnanın çok zarar ediyorsunuz. Telefonu bırakan çocuğun başarısının 1 ay içinde yüzde 5 arttığı kanıtlanmıştır.
Küçük çocuklar dozaj, ölçü, fayda kavramlarını bilemiyor. Her videoyu izliyorlar ama kopan düğmesini dikmekten, portakal soymaktan acizler. Ana medya çok reklam geliri elde ettiği için telefonların sağlığa, bilgiye, kültüre çok zararlı olduğunu ifade etmiyor.
Mobil sektörü %99 oranında "küresel baronlar"ın elinde. Onlar da tüketici yaptıkları bizim gibi toplumların bilgi üreten kitle hâline gelmesini asla istemiyor. Uzun lafın kısası çocuklarınız her geçen gün beceriksiz androidlere dönüştürülüyor!..
           Ali Özdemir-Öğretmen
 
 
 
“31 seneye karşılık 6 yıllık tazminat vermişler”
 
“Feridun Ağabey, bu dileğimizi yayınlarsanız çok memnun oluruz. Belki Sayın Başbakanımıza ulaştırırlar da bizim sorunumuza da bir çare bulur. 1975 yılında Çay-Kur Genel Müdürlüğünde kalifiye işçi olarak çalışmaya başladım. 1986 yılının 10. Ayının 18’ine kadar çalıştım. Çay sezonu bittiğinde iş akdimiz askıya alındı. Aynı senenin 11. ayında memur imtihanı yapıldı ve imtihanı kazandım. Yine aynı senenin 12. ayının 16’sında memur olarak atandım. Toplam 37 sene 9 ay çalışıp 15.3.2017’de yaş haddinden emekliye sevk edildim. Bana 31 senenin tazminatı değil 6 senenin tazminatı ödendi. Umarım bu durumda bizim diğer yıllardaki hakkımız da ödenir ve bizim bu mağduriyetimiz giderilir. Saygılarımızla...”
            Mehmet Büyükoğlu
 
 
Arka kapıdan camkinoz
 
“Bu da bir Hazeyn hatırası Feridun Ağabey. Bizim Darende’de millet birbirine Hazeyn der… Hep dert anlatmak nereye kadar? Ben de biraz gülelim istedim. Komedi bu ya… Darende’nin köylerinin birinde herkesin bir silahı varmış. Silahsız kimse gezmezmiş. Namaz kılarken bile bellerinde tabanca olurmuş. Bu durum jandarmanın dikkatini çekmiş. Silahların toplanması için gerekli hazırlığa başlanmış. Köylünün cuma namazı çıkışında üzerlerinin aranıp silahları toplanacakmış. Cemaat camiye girdikten sonra gerekli tedbirler alınmış. Hoca ise camiye gelirken jandarmaya gözü ilişince mihraba çıktığında hutbenin arasına şu cümleyi sıkıştırmış:
“Aziz kardeşlerim bugün saltat esti. Mengisi olan hazeynler arka kapıdan camkinoz...”
Bu sözü duyan silahlı kişiler birer ikişer arka kapıdan kaçmışlar. Derken camide neredeyse sadece imam ile müezzin kalmış. Jandarma komutanı bu duruma şaşırmış: “Gerekli tedbirleri almıştık. Hep dinlemedeydik. Bunlara kim haber uçurdu acaba?”
            Yaşar Gönenç-Darende
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.