“Kadına şiddete karşıyız” diyorlar ama…

Feridun Bey, bir kadın ve bir anne olarak duygularıma köşenizde yer verebilirseniz teşekkür ederim. Televizyonda kadına şiddet haberleri izlerken yüreğim parçalanıyor bir kadın olarak. Ben de şiddet gördüm kocamdan. Bu şiddete karşı yapabileceğim herhangi bir yaptırımım da olmadı. Allah’tan kocam birkaç sene sonra kendisi biraz olgunlaştı, Allah’tan bulunduğu çevre alkol alınan, kumar oynanan vb. gibi çevre değildi. Zamanla evde bize kol kanat geren oldu, çocuklarıma baba oldu. Allah kendisinden razı olsun. Daha da bir fiske bile vurmadı. Çok sinirlendiğimiz zamanlarda dahi el kaldırmadı. Ama şunu söylemek istiyorum. Arada bir televizyonda “kadına şiddetin her türlüsüne karşıyız” diye konuşuyorlar ya o sözlerin samimiyetine kendileri bile inanmıyorlar. Şiddet gören kadınlarımız o insanlardan o kadar uzakta ki… Onlar sadece bu kahredici acının haberini yaparlar. “Şiddete karşıyız” demekle şiddet durdurulamıyor maalesef. Yakın tanıdıklarım var; yakın zamana kadar iyi durumda iken adamcağız iflas edip geçim sıkıntısına düşünce şimdi evinde sürekli tartışmalar yaşanıyor. Yok çünkü… Allah kimseyi yoklukla, açlıkla imtihan etmesin. Aslında bu dünyada bence bütün sıkıntılar kadınların üzerinde, ah erkekler olarak bunu bir bilseniz. Yoklukta en büyük sıkıntıyı kadınlar çeker, savaşta en büyük acı ve çaresizliği kadınlar yaşar; varlıkta bile eğer adam erdemli bir insan değilse en önce kadınlar ihanete uğrar. Kadınlar bu dünyanın kahrını çekmek için var sanki. Saygılarımla...

 

 

 

“Feridun Ağabey bir özel kanalda yayınlanan iki dizi sebebiyle üzüntülerimi ve rahatsızlıklarımızı dile getirmek istiyoruz. Dizilerden biri devlet korumasındaki kimsesiz çocuklar ve gençlerle ilgili. Diğeri de Nevşehir’de geçen güçlü bir aile hakkında kurgulanmakta. Bu iki diziden birincisinde devlet korumasındaki çocuk evlerinde kalan beş kızımızın başından geçen aşk olayları işleniyor. Hangi bölüme baksanız mutlaka kızlarımızdan biri bir aşk yaşamakta ve her bölümde mutlaka bir aşk sahnesi var. Diğer dizi daha başka bir formatta ve ne enteresandır ki bunda da güçlü bir ailenin oğlu önüne gelen geçen kadından çocuk peydahlamakta! Ya da diziye konu diğer ailenin kızları evlilik dışı çocuk yapmakta; sizin anlayacağınız tam bir rezalet.

Medyamız sağ olsun çocuk istismarı, küçük yaş evlilik gibi konuları büyük harflerle gündeme getirirken bu rezillikleri topluma 'aşk' diye sunanları görmezden gelmektedir. Oysa bu dizilerdeki rezaletlerin de en az o istismar haberleri kadar manşetlere taşınması ve halkın gösterdiği tepkinin de medyada yer alması gerekmez mi? Bu ülkede ahlaksızlıkla değil ahlak ile reyting yapılması gerektiği gerçeğini yazarak bu rezillikleri RTÜK’e iletir misiniz Ağabey? Selamlar...”

 

 

 

“Satırlarıma başlamadan önce yüce Rabbimin selamı üzerinize olsun diyorum. Sizlere mektuplar yazmıştım. Kitaplar istemiştim, Çanakkale Cezaevinde yatarken oranın TGRT sorumlusu abimizin çok faydasını gördüm. Biraz kıyafet ihtiyacım vardı, o kadar çok göndermişsiniz ki sağ olun; kendi ihtiyacımdan sonrasını buradaki ihtiyaç sahiplerine dağıttım. Buradaki gariban insanları sevindirdiniz. Bana maddi manevi emeğiniz geçti. Tüm gazete çalışanlarından TGRT ailesinden ve emeği geçenlerden Allah razı olsun. Bana kitaplar da göndermiştiniz. Onları da buradaki kardeşlerimizin faydalanması için dağıttım. Her okuyan hem bana hem size dua ediyor. Rabbim hayırlarınızı kabul etsin” diyen Karabük’ten Güray Önay kardeşimiz, mektubunuzda dinî sualinizle ilgili kısmı ilgili arkadaşlara ilettik. Cezaevinde aynı koğuşu ve aynı mekânları paylaştığınız arkadaşlarla hangi konuda olursa olsun münakaşaya girmemenizi öneririz. Çünkü size gönderilen kitaplarda da yazar ki, “Haklı olduğu hâlde tartışmayı terk etmek, haksız olduğu hâlde, tartışmayı terk etmekten daha zordur. Bu bakımdan haklı olduğu hâlde münakaşayı terk etmek daha çok sevaptır. Münakaşa, dostların azalmasına, hasımların çoğalmasına sebep olur...