Emeklilikte yaşa takılmaktan kurtarın artık bizi!

A -
A +
Feridun Ağabey, bizler 08.09.1999 öncesinde SSK’lı, BAĞ-KUR’lu ve Emekli Sandığı mensubu olarak iş hayatına başlamış kişileriz. O zamanlar 506 Sayılı SSK kanununun emekli olma şartları erkeklerde 25 yıl 5000 gün, bayanlarda ise 20 yıl 5000 gün prim ödeme şeklindeydi. Bu şartlara göre emekli olmak üzere SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı ile sözleşmeler imzaladık. Zira devlet babamızın 1999 yılındaki 3’lü koalisyon hükûmeti 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında, ülkemizin bütün vatandaşları can havliyle depremde kayıplarını aramaya ve kurtarmaya koştururken onlar da bizleri mağdur eden 4447 sayılı yasayı çıkardılar. Aslında bizlerin mağduriyeti bahse konu 4447 sayılı yasanın ülkemizde ilk defa yürürlüğe girdiği tarihten geriye doğru işleyen bir yasa olmasından kaynaklanmaktadır. Yasanın, bizi ilgilendiren kademeli emeklilik maddesi hariç diğer maddelerine herhangi bir itirazımız yoktur. Ancak diğer bütün kanunlar gibi uygulaması yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girdiği tarihten sonrasını etkilemelidir. Oysa bu yasa geriye doğru bizleri de etkiliyor ve mağduriyetimize sebep oluyor. 'O zamandan bu zamana kadar neden tepki gösterilmedi?' şeklinde bir soru sorabilirsiniz. Anayasa Mahkemesine verilmesine rağmen Anayasa Mahkemesi üyeleri bu yasada sadece kademeli emeklilik maddesini iptal edip diğer bütün maddeleri onaylamışlardır. 2002 Mayıs ayında meclis tekrar konuyu ele alıp iptal edilen Kademeli Emeklilik maddesini biraz yumuşatarak Anayasanın 'vatandaşa verilen haklar geri alınamaz' maddesini de çiğneyerek 4759 sayılı yasayı meclisten geçirdiler. Bu konu yıllardan beri hak aramamıza rağmen bir türlü çözüme kavuşturulamadı. 2015 yılı itibarıyla 518 bin kişi bu mağduriyete çözüm beklemektedir. 24 Haziran seçimleri öncesi devletimizin mevcut emeklilere ikramiye vererek sevindirdi. Bu seçimler öncesi biz de bu mağduriyetin giderilmesini istiyoruz. Sayın Başbakanımızdan konuya bir çözüm getirmesini bekliyoruz. Saygılarımızla. Emeklilikte yaşa takılanlar adına…           Coşkun Bahtiyar-İstanbul     Ona selam durdu gönderdi, bana ceza kesti…   Feridun Ağabey, bir avukatımız hız limiti 90 kilometre olan yolda radara yakalanmış. Radarda hızı 101 km gösteriyormuş. Ceza gelince bu avukat arkadaş sulh ceza mahkemesine dava açmış ve demiş ki: “Bu yolun yasal hızı doksandır. On kilometre de tolerans vardır. Etti mi 100 kilometre. Peki ben ne kadar hız yapmışım? 102 kilometre. Topu topu 2 kilometre fazla sürat yapmışım. Bu sebeple adına kesilen iki yüz küsur liralık cezanın iptal edilmesini istemiş. Sulh Ceza Mahkemesi de konuyu görüşmüş. Suç ve kabahatlilik orantısı ilkesi gereği cezanın iptal edilmesini karara bağlamış... E peki abi biz avukat değiliz. Biz de bayramda memleketimize giderken birkaç kilometre hız ile radara yakalandık ve ceza yedik. Bizim cezalarımızı kim iptal ettirecek? Öte yandan Avrupa yasalarında tolerans bile yokken bizde toleransın toleransı olur mu buna kim cevap verecek? Bir de bu toleransın da bir sınırı olacak mı? Mesela kaç kilometre limiti aştığımızda toleransın toleransı sayılacak? Arkadaş avukat olduğu için konuyu ne güzel çözmüş, helal olsun. Ama biz normal vatandaş bu konuda kesinlikle çuvallarız. Kendimden biliyorum. Başıma geldi, yolda beş on kilometre fazla sürat yapmışım diyerek beni durduran polis benimle birlikte durdurduğu bir başka aracın sürücüsü milletvekili midir nedir gitti bir şeyler söyledi. Polis ona selam vererek yoluna devam etmesini söyledi. Ben ise ceza makbuzunun yazılmasını bekledim. Ben kendime kesilen cezanın iptal edilmesini istesem iki yüz küsur lira cezanın iptali için hangi avukat benim için uğraşır? Ona vereceğim para cezanın iki katını geçmez mi? Bu memlekette herkes mesleğini kendisi için uyguladığında kendini kurtardığında mesele bitiyor mu? Diyeceğim o ki bu konularda her elinde imkânı olan bir şekilde kendini kurtarırken vatandaşı kim kurtaracak? Saygılar Ağabey...            M.C.-İstanbul  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.