O çaresiz gelinin hâline içim parçalandı

A -
A +
Değerli Feridun Ağabey, Yeşilay Genel Müdürlüğü yaptığı açıklamada Türkiye’nin uyuşturucuda ‘tüketim ülkesi’ konumuna geçtiğine dikkat çekiyor. Bu konuda devletimizin bir an önce kalıcı ve etkili tedbirler almasını istiyorum. Çünkü birkaç gün önce hemen yanı başımdaki ailenin genç gelininin kayınvalidesine ve kayınbabasına oğullarını anlatırken içim parçalandı. Kızcağız ağlıyordu içini çeke çeke… Oğulları da yanlarındaydı. İki yıllık evli bir hanımmış. Belli ki ana babasından destek bekliyordu. Eşi işini kaybetmiş. Bunalıma girmiş. Sonra da kendini dağıtmış. Maddi yönden perişan oldukları gibi manevi yönden de yıkılmış durumda. Gelin, çalışıp evine bakmaya yuvayı ayakta tutmaya çalışıyordu. Zavallı kızcağız bir deri bir kemik kalmıştı. Kocası ise çam yarması gibi bir adamdı. Ama bitmişti. “Ben artık herkese ve her şeye inancımı kaybettim” diyordu. Ben artık uyuşturucuyla kendimi frenliyorum diyordu. Oğullarını dinleyen annesi babası ise ağızlarını açıp da bir çift laf etmiyorlardı. Hiçbir şey yapamıyorlardı. Galiba sorumluluk almak istemiyorlardı. Zavallı kızcağızın belki de hayatta sığınabileceği kimse yoktu. Bu adamı bırakıp gitmeye kalksa bu adam onun peşini bırakmazdı. Bu hâlde de bu genç kızcağız nasıl o yükün altından kalkacaktı. Adam açık açık pervasız bir şekilde konuşuyor, ana babası dinliyor, o elin kızına “haklısın kızım, bu bizim oğlumuz ama senin bunu bu şekilde taşıma mecburiyetin yok” diye söylemiyorlardı. Orada kahroldum… Ama kimsenin kimseye bir şey demeye nasihat etmeye imkânı olmayan bir dönem. Bir şey diyemedim. Sonra okudum ki Yeşilay Genel Müdürlüğü de böyle söylüyor. Feridun Ağabey ne olacak bu gençliğin hâli böyle? Ne olacak en ufak bir sıkıntıda kendini dağıtan insanlığın hâli? Niçin insanlar artık kimseye güvenemiyor? Niçin kimseye nasihat edilemiyor? Niçin böyle kahrolduğumuzla kalıyoruz? Rumuz: “Songül” – İstanbul *** Sakarya Belediyesinden kedilere barınak istiyorlar Değerli Feridun Ağabey, şikâyetimi dile getirirseniz memnun olurum. Sakarya Belediyesinin biraz da bu sokak kedilerine eğilmesi temennisiyle birkaç laf etmek isterim. Sokak kedileri ile ilgili olarak belediye ne mama ne kulübe hiçbir şekilde yardımcı olmazken, birkaç istenmeyen olay olunca “öyle yapacağız, böyle yapacağız” demekle konuyu geçiştiriyor. Kediler için o kadar duyarlı davranan vatandaş varken, belediyelerin bu kadar duyarsız kalması anlaşılır değil. Bu işler sadece hayvanları koruma kanunu çıkarmakla olmuyor. Sokak kedileri mağdur olmasın diye, bizler evlerde bakmaya çalışırken, Sakarya Belediyesinin bir barınak yapıp sahipsiz kedilere bakmaması olur şey mi? Belediyeye konuyu sorduğumuzda barınakta sadece köpeklere bakabildiklerini, yer olarak ayrılan kafes tellerinin aralıklı olmasından dolayı kedilerin kaçtığını ve bu yüzden bakamadıklarını filan söylüyorlar. Şu bahaneye bakar mısınız? Komşular evde kedi istemedikleri konusunda şikâyette bulunuyorlar. Bu kedileri bu hâliyle sokağa atsak sokakta mağdur olacaklar. Sakarya Belediyesinden bu konuda acil barınak temini istiyoruz. Lütfen! Saygılarımla.” Mehmet Yılmazer- Serdivan / Sakarya *** Hem beyin göçü hem sermaye göçü Feridun Ağabey, Sivas Divriği’nin dertlerini köşenize ara ara bildiriyorum. Beni köşenize misafir ettiğiniz için Türkiye gazetesine ve sizlere çok teşekkür ederim. Her nedense Divriği ilçesinin problemleri bir plan dâhilinde düzeltilmiyor. Divriği planlı bir kent hâline getirilmiyor. Vilayet olacak ilçe zamanla bu yüzden köye döndü. Divriği, demir madeni üretiminde ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Yılda 4 milyon ton demir cevherini fabrikalara gönderiyor. Bundan devlet demiryolları nakliye parası kazanıyor. İlçenin tüm dertlerini ayrı ayrı yazmaktansa özetle genel olarak şöyle söylemeliyim. Divriği’yi bütün köyleriyle birlikte modernize edelim. Göç eden Divriğililer geri dönsün. Atasözü vardır: “Divriği’nin topalı Bağdat’ta bulunur” diye. Divriğililer 350 bin kadar nüfus başka şehirlere göç etmiş durumda. Hem beyin göçü hem sermaye açısından bu büyük bir kayıp değil mi? Bugün ilçe nüfusu yerle yabancı 20-25 bin civarında. Tarım alanları nadasa bırakılmış durumda. İnsan yaşamayan köylerimiz oluşmakta. Bu durumu yetkililerin dikkatine arz ediyorum.” Mehmet Aydın- Divriği
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.