Çağdaş bir toplum inşa etmenin anahtarı

A -
A +
Türkiye’deki çocukların cihaz sahipliğine yönelik araştırma yapılmış. 6 ila 15 yaş arası çocukların %59’unda akıllı telefon olduğu görülmüş. Tablete sahiplik oranı ise %42. Bilgisayara sahip çocuk oranı ise %44. Araştırmada, çocukların %41’inin sosyal medya hesabı var. En çok da “arkadaşlarıyla iletişim kurmak” için kullanıyorlar. Video izlemek için %66, oyun için %56. Peki gelelim çocuklarımızın gözlerinin durumuna. Öğrendiklerimizin %83'ünü gözlerimizle sağlarız. Gözlerimiz vücudumuzun dünyaya açılan pencereleridir. Gözlük çocuğunuzun gözlerini dünyaya açabilir. Görmeyen çocuk öğrenemez. Görme kusurları az bir masrafla restore edilebilir. Gözlük öğrencilerin ders başarısını performansını yükseltir
Ebeveynler tablet, bilgisayar, televizyon, akıllı telefon kullanımına sınır getirilmeli kullanırken düzenli molalar verilmelidir. Uzun süre doğal ışıktan uzak, yakına odaklanmak, kapalı mekânlarda kalmak miyopi artmasına sebep olmaktadır. Çocuklar açık havada aktivitelere teşvik edilmelidir. Sokağa çıkmayan bilgisayar başında kapalı mekânlarda vakit geçiren çocuklarda miyopi artıyor. Bu konuya da dikkat edilmelidir. Periyodik muayeneler genel sağlık bakımınızın bir parçasıdır. Düzenli göz muayenesi, körlüğe neden olan hastalıkların erken teşhisine ve tedavisine imkân verir. Gözlük çağdaş bir toplum inşa etmenin anahtarıdır.
           Taylan Küçüker-Eczacı Gözlükçü
 
 
Apart oda ruhsatları denetlensin
 
Feridun Ağabey, son yıllarda yeni yapılan binalara bir hâl oldu. Apart denen daireler kurulmaya üstelik de ruhsat almaya başladı. "Apart otel"i anladık da "apart daire" nasıl oluyor? Bu evler genellikle fuhuş için kullanılıyor. Sokaktaki eski bir ev yıkılıyor, burayı müteahhide veriyorlar. Bu yerde bir zaman sonra küçük küçük daireler kiraya verilmeye başlanıyor. O yerlere gelen kimseler ise günübirlik veya birkaç günlüğüne kiracı oluyorlar. Kimin nesi kimin fesi bilinmeyen tipler… Bu kontrolsüz tarz bir proje mi? Şuursuzca büyük dertler var iken gözden kaçmış bir asayiş meselesi mi? Devlet yetkililerini asayiş görevlilerini bu, daire gibi olan ama her türlü fuhşiyata menhiyata açık olan mekânları kontrol etmeleri, bununla ilgili caydırıcı kanunlar ve yasaları çıkartmalarını bekliyorum. Biz mahallemizde sokağımızda huzur içinde güven içinde kimin kim olduğu bilinen bir gönül rahatlığıyla yaşarken şu an kendi semtimizde kendi mahallemizde her an bilmediğimiz tiplerle karşılaşmanın tedirginliğini yaşıyoruz. Müteahhitlerin aldığı ve alacağı ruhsatlar bu açıdan da denetlensin. Aile yapımızı tehdit eden bu üzücü gelişmeye bir tedbir alınsın.
           Mehmet Sefer-Ankara
 
 
Yoğun bakım ünitelerine dikkat!
 
Benim yaşlı kayınpederimi aldılar içeriye. Günde bir iki dakika ya görüyorduk ya göremiyorduk. Bize diyordu ki görevli Doktor: “Bu hastalarda her an sürprize hazırlıklı olmalısınız. Şu an iyiye doğru bir gidiş var. Ama bir anda kazandığımız iyiliklerin hepsi gidebiliyor…”
Oradan çaresiz ve ümitsiz ayrıldık hep… Bir hafta kadar sonra gün verdiler. Hastamızı yoğun bakımdan taburcu edeceklerini söylediler. Derken iki gün sonra, bir de haber geldi ki: “Başınız sağ olsun!..”
Ne olmuş, mideden bir ameliyat geçirmiş. Yoğun bakımdaki o hastaya mideden ameliyat şart mıydı? Onlara sorarsanız şart… Ama bize sorarsanız o yaşlı insana hiçbir dinî vecibemizi yapamadan, ruhunu teslim etmesi ve buz gibi morga götürmeleri…  Yoğun akım ünitelerinin bu şekilde gizli olmasını, hasta yakınlarının dışarıda bekletilmesini ve içerideki insanın bir makine gibi değerlendirilmesini anlayamıyorum!..
Diyorum ki, evet bıraksınlar yaşlı hastalar son anlarını evlerinde geçirsin. Hastaneler ömrü uzatabilir mi? Hayır. Peki neden ölmek üzere olan hastalar yoğun bakım ünitesinde günlerce hatta ölünceye kadar bekletiliyor?
Birileri para kazansın tamam da parası olan özelde baktırır. Devletin sırtına yüklenmiş geri dönüşü olmayan hastalar niye böyle? Yoğun bakım üniteleri denetlensin, devletin sırtından beslenen hastane yoğun bakım bölümleri kesinlikle denetlensin.
          Mustafa Tülce-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.