Hırsız “Sen kimsin de bana nasihat ediyorsun?” dedi!..

Kıymetli Feridun Ağabeyim, Yüce Mevla’m sizlere hayırlı ömürler lütfetsin. Gönderdiğimiz yazılarımızın köşenizde yayınlanması bizleri ve şu vatan evlatlarını şevke getiriyor.

Efendim, sizlerin sayesinde devletimizin yetkililerine sesleniyoruz.

Bu hırsızlığa dur deyin. Diyarbakır’da görev yapan yeğenimin çatı oluklarının aşağıya inen borularında 11 yaşındaki bir hırsızı yakaladık. Çıkıp hemen evi soyup iniyor nasihat etmek istedim. Bizatihi bana “Senin 10 senede kazandığını ben bir ayda kazanıyorum. Sen kimsin bana nasihat ediyorsun” diye karşılık verdi. Kıymetli Abim,  şimdi bu çocuk 11 yaşında. Bunu dışarı çıkaralım denilebilir mi? Ne zamana kadar bu vatan evlatlarının canını yakacak bu hırsızlar. Yine Antalya’da kardeşimin evi soyuldu. Hırsızları gören komşusu hırsızları durdurmak için hamle etmiş. “Gece gelir çoluk çocuğunuza zarar veririz!” diye tehdit etmişler.

Pervasızca hareket eden bu sorumsuzlara ne zaman dur denecek. İstirham ederim. Artık nasıl bir tedbir alınacaksa bu duruma bir dur denilsin. Selam ederim...

 

 

 

Sayın Feridun Ağabey, ben bu mektubumu Isparta’dan yazıyorum. Mektubumun konusu 46 yaşındaki ablamla ilgili. Ablam sağlık problemlerinden dolayı ileri derecede kolonya, alkol vb. bağımlısı... Bu konuda bir de psikolojik sorunları eşlik edince çıkmaza girdik. Benim işim yok ve maddi durumdan dolayı çok zorlanmaktayız. Doktorlar ablamın acil olarak AMATEM olan bir hastanede tedavi görmesi gerektiğini söylüyor. Fakat Isparta’da AMATEM yataklı servis olmadığından hastaneye yatıramıyoruz. Feridun Ağabey bu konuda ne olur bize yardımcı olmanızı bekliyoruz. Ben kâğıt, plastik, çöp vb. toplayıp geri dönüşüm yerlerine götürüp satarak geçimimizi sağlamaya çalışıyorum. Çok zor durumdayız. Bizim sesimizi ilgililere duyurabilirseniz seviniriz. Telefon ve iletişim bilgimi faksta belirttim. Saygı ve sevgilerimi sunarım. Kalın sağlıcakla...

 

 

 

“Feridun Ağabey, benim derdim şahsımla ilgili değildir. Benim derdim samimiyetle söylüyorum ki ülkemle ilgilidir. Yetkililerimize devlet büyüklerimize ilgililerine bir nebze olsun fikir ve düşüncelerimle yardımcı olmayı amaçlamaktır.

Bugün köylerimizin hâl-i pür melali ayan beyan ortada olup bu meseleye yöneticiler bir an evvel odaklanmalıdır. Köyler ihya edilmedikçe maddi ve manevi sıkıntılar çözüme kavuşmadığı gibi giderek katmerleşir.

Bugün gelinen durumu sadece bu iktidara yüklemek insafsızlık olur. Bu, bugünden değil; yıllar yılı uygulanan yanlış stratejilerle bugünlere gelmiştir. Günümüzde de önemli çapta yerleşim merkezleri, beton yığınları insan ve motorlu araçlar yoğunluğu ile âdeta yaşanamaz hâle gelmiş durumdadır. Öyle ki nice mümbit (verimli) arazilerimiz gerek ziraat gerekse hayvancılık anlamında giderek elden çıkmaya başlamıştır. Bu arazilere yazıktır. Günahtır! Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde durum daha vahimdir. Köylerimizde tarım ve hayvancılığın önemli teşviklerle yeniden canlandırılması lazımdır. Köylümüze çiftçimize yeniden bu hevesi vermek lazımdır. Devlet destekli projelerle yatırımlar ülke genelinde dengeli bir biçimde vücut bulursa hem şehirli hem köylü vatandaş mutmain olacaktır.”