Günde ortalama on saat televizyon izlenir mi?

A -
A +
Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu, görev yaptığı şehirlerde aileleri hayvancılık, imalatçılık konusunda çok destekler, teşvik ederdi.
Ülkemizde 20 milyon civarında aile var. Her ev tarım, hayvancılık, tekstil, elektrik, elektronik, bilgisayar ile ilgili bir konuda üretim yapsa, evler imalathaneye dönüşse başka bir ülke olma yoluna gireriz.
Evlerde kullandığımız 50 kadar eşyanın %99’u Çin, Hindistan, Güney Kore, Tayland üretimi olmaya başladı. En basit duvar saati bile dışarıdan geliyor. Bu bizi çıkmaza sürüklemektedir.
Evlerde sadece uyuyor, TV izliyor ve besleniyoruz. Hâlbuki her aile evinde ya da bahçesinde bir-iki konuda üretim yapabilir. Bunlar neler mi?
*Bez torba üretimi *Tavuk besleme *Giysi örme *Terlik yapma *Sebze yetiştirme *Yapay çiçek oluşturma *Ambalaj kutusu yapma *Basit elektronik cihaz montajı yapma...
Çok yorucu işlerde çalışanlar bunları belki yapamaz. Ancak haftada sadece 15 saat (2 gün) derse giren eğitimciler, gece bekçileri, emekliler mutlaka ek iş yaparak üretime katkı sağlamalıdır.
Yapılan üretimler ilçe ve illerde oluşturulan kooperatifler, dernekler, şirketler aracılığıyla pazarlanabilir. Günde ortalama 10 saat sapkın TV yayınlarını izleyerek ruh sağlığı bozuk kitleleri artırıyoruz. Üretim yapmak insanları rehabilite edecektir.
        A.Ö.-Bolu
 
 
Gençlerimizin üzülmesine, ben de üzüldüm
 
Sevgili Feridun Ağabey, 2019 yılında sizlere sağlık huzur ve mutluluklar dilerim. Üzüldüğüm bir konuyu sizinle paylaşmak istedim. 04.01.2019 tarihinde cuma namazını Değirmenaltı Camii'nde eda ettim. Çok üzüldüğüm bir konuya şahit oldum. Camiyi dolduran cemaatin %80’i öğrenciydi, mutluluk duydum. Ancak namaz bitişinde toplanan yardım parası öğrencileri çok üzdü. Çünkü çoğunun yardım edebilecek gücü yoktu galiba. Bir dernek yöneticisi veya cami cemaatinden biri olsaydı konuyu kendilerine açıklayacaktım. Ama sonuçta gençler de üzüldüler ben de o duruma üzüldüm. Az sonra camiden çıkan ihtiyarların masasına bir çay içimi takıldım. Orada ihtiyarların şiddet konusunda fikir yürütmelerine kulak misafiri oldum.
Diyorlardı ki bugünkü gençlerin bu derece öfke ve şiddet sarmalında boğulmalarının sebebi çocukken ninelerinin ve dedelerinin yanında büyümüyor olmalarıdır. Onlardan sevgi şefkat görmemiş olmalarıdır. Nineden dededen masal dinlememiş olmalarıdır. Belki şiddetin esas sebebi bu olmasa da bu ihtiyarların fikirlerinin de bir gerçekliği yok mudur? Bence bugünün sıkıntılarından birisi de nesillerin birbirinden kopuk yetişmek durumunda kalmasıdır. Saygı da sevgi de hayat tecrübesi de kuşaklar arasında sürdürülebilmektedir. Saygılar, sevgiler...
        Z.K.-Süleymanpaşa/Tekirdağ
 
 
Bir banka görevlisi böyle soru sorabilir mi?
 
Feridun Ağabey, bir bankadan aradılar beni… Kredi kullandığım ve geri ödemesinde aksama yaşamaya başladığım bir banka… Görüşmelerimiz güvenliğiniz açısından kayıt altındadır gibi bildik bir cümle söylediler. Kaldı ki ben istemeden konuşmamı kayıt altına almak ne kadar hukuki ve yasal haktır bilemiyorum. Konuşmamızda geciken ödememi ne zaman yapacağım sorulduktan sonra onlara bir tarih verdim. Telefondaki görevli bana şöyle bir soru yöneltti:
“O gün nasıl bir gelir elde edeceksiniz de o gün için söz veriyorsunuz?” Dondum kaldım, bu tür bir soru tefeci sorusu gibi değil midir? O zaman bankanın, resmiyetin, hukuk sisteminin ne anlamı vardır? Hem ne zaman ödeyebilirsiniz diye soruyor, hem gün verince böyle soruyor? Bankaların bu konuda müşterilerine nezaket ve hukuk kuralları çerçevesinde iletişim kurması konusunu sizin aracılığınızla BDDK yetkililerine iletmek istiyorum.
         Rumuz: “Üzgün”-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.