Ödev ödev ödev… Tatilimiz olmayacak mı hiç?

A -
A +
Feridun Ağabey, bir öğrenci velisi olarak derdimizi 'Millî Eğitim'e duyurmanızı istiyoruz. Adına '15 Tatil' dediğimiz şimdilerin 'yarıyıl tatili' dediği iki haftalık tatile girdik diye sevinirken bir de baktık ki çocuklara bir ton ödev verilmiş!..
Yani bu ödevin mantığı nedir anlayamadım. Bir insan işinde çalışır sonra gelip evinde de çalışır mı? Öğrenci olmak her dersin bir de evde tekrarını yapmak demek mi? Buna can mı dayanır kafa mı? Bunu nereden anlıyorsunuz derseniz, çocukların ödevlerini birlikte yapıyoruz da ondan. Çünkü çocuklarımız oyun oynamayı unuttu. Arkadaş ile bahçeye çıkmayı unuttu. Gezmeyi unuttu. Çocukluğunu yaşamayı unuttu. Onunla birlikte biz de çocuk olduk. Çocuk rahatsız olmasın diye misafirlikleri bıraktık. Televizyon açmadık. Kimseyi eve kabul etmedik. Ama şu ödevlerin üstesinden bir türlü gelemedik. Pes doğrusu pes…
Ne oldu yıllardan beri ödev ödev ödev… Hangi çocuğumuz nasıl bir başarı gösterdi? En afili okullardan mezun olan öğrencilere bir baksınlar, hemen hepsi robot gibi… Ne gülmeyi biliyorlar, ne oturup konuşma yetenekleri var, ne sosyal hayatın içinde kendilerini ifade edebiliyorlar… Tek bildikleri şey ders ders ders… Bu çocuklara yazık etmeyin, bırakın çocuklar biraz da çocuk kalsın. Öğreneceklerse evde ödev vererek değil eğitimi sahada da aldırarak, pratik yaparak meslekte deneyim kazandırarak eğitimle öğrensinler. Başarılı olan ülkelere bakın hiçbiri 'ödev' demiyor…
        Elif Taner Gürbüz-İstanbul
 
 
Esnaf haklı ama adam ne yapsın?
 
Geçenlerde haberlere görüntüsü bile yansıdı. Bir motosikletli kişi caddede motoru durdurup inerek çevredeki esnafların gözü önünde bir arabanın arkasında eskilerin küçük su dediği, tuvalet ihtiyacını giderirken esnaf tepki gösteriyor. O kişi de tepkiye tepkiyle karşılık verince dayak yemekten son anda kurtuluyor. Buna benzer bir şeyi de şehirler arası yolda saatlerce süren trafik yoğunluğunda araçlar beklerken insanların araçtan inip tarlalara doğru giderek tuvalet ihtiyaçlarını gidermek zorunda kalmalarını görmüştüm. Şehirleşme kültüründe insanın yaratılışına uygun şehirleşme olmadığında ne kadar modern bir çevre oluşturursanız oluşturun bu tür sıkıntıların ve insanın çevreye madara olmasının önüne geçilemez. Koca koca adamlar son model araçtan inip ihtiyacını gidermek zorunda kalır. Oysa şehirleşmede insanların en beşerî veya günümüz ifadesiyle doğal ihtiyaçlarına göre şehirler kurulmalı ve ona göre devam ettirilmelidir. O zaman kimse sıkıştığında ve darda kaldığında hiç olmadık yerde bu şekilde davranışlara mecbur kalmayacaktır. Medeniyet sadece modern binalar çarşılar vb. değildir.
       Turhan Kırlangıç-İstanbul
 
 
Bankaların psikolojik baskısından bıktım usandım
 
Saygıdeğer Feridun Ağabey, sizden Allah rızası için sesimizi Sayın Cumhurbaşkanımıza duyurmanızı istiyorum. Ağabey ben bir engelliyim. Ne yaptıysam hangi meslekte bir işe girdiysem çalışamadım. Bu nedenle geçimim çok zor. Kira ve faturalar ve ev ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. Bu nedenle çok dara düştüğüm için mecbur kaldım banka illetine bulaştım. Şimdi de ödeyemiyorum. Bir engelli maaşıyla hangi birine yetişeyim şaşırdım kaldım. Banka ödemelerim gecikti her gün arıyorlar, “hakkında işlem başlatılacak” diye psikolojik baskı uyguluyorlar. Benim 6 bin lira borcum var, faiziyle bu on bin liraya çıkmış. Cumhurbaşkanımızın başlattığı birleşen krediden biz de yararlanmak istiyoruz ama şartlar bize uymuyor. Devletimiz bize bu konuda yardımcı olsun. Ben devletimizden yardım almayı keseceğim artık, çok bunaldım; psikolojim bozuldu. Başımdaki ağrılardan duramıyorum… Stresten sedef hastalığına yakalandım. Ne olur devletimize sesimizi duyurun. Artık önümü göremez hâle geldim, dayanacak gücüm kalmadı. Bu stres beni fazla yaşatmayacak. Saygılarımla...
           Ömer Karaca
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.