Emeklilikte Yaşa Takılanlarla ilgili bir farklı görüş

A -
A +
Erol Kara isimli okuyucumuz gündemdeki bir konu olduğu için hâliyle uzunca yazdığı mailinde özetle şunları söylüyor:
“EYT yani Emeklilikte Yaşa Takılanlar konusu uzun süredir ülke gündeminde yerini koruyor. Muhalefet işine geldiği gibi EYT taraftarı gözükse de iktidar bunun 1999 yılından itibaren çıkarılmış bir yasa olması gerçeği ile ve ülke şartları doğrultusunda buna hayır gözüyle bakmaktadır. Muhalefet yapamayacağı ve iktidara gelse dahi aslında asla yapılamayacak durumda yaşa takılanları emekli etmeyeceğini bile bile bunu malzeme olarak kullanıyor. Zira emeklilikte yaş sınırı tüm Avrupa ülkelerinde yürürlükte olan bir şart...
Şimdi EYT deyip meydanları dolduranlar eğer bu haktan yararlanırsa yaşa takılıp emekli olmayı beklemiş ve yaşını da doldurunca emekli olmuşlara da devletin geriye dönük haklarını vermek zorunluluğu doğar. Aksi hâlde adil devlet anlayışı bir kez daha devlet tarafından yok sayılmış olur. Haklar 1999 yılından sonra gasbedildiği gibi böyle bir girişimde de geriye dönük ödenmezse milyonlarca vatandaşının hakkı yenilmiş olur. Bu da devlet anlayışına uymaz.”
            Erol Kara-İstanbul
 
 
Yunus Emre dönemi gibi olamasak da
 
Feridun Ağabey, bir değişik dönemde mi yaşamaya başladık bilemiyorum. Ne zamandan beri çevreme bakıyorum, okuduklarıma bakıyorum, dinlediklerime bakıyorum bir sonuç çıkaramıyorum. Bizim kültürümüzde manevi açıdan büyük bir yer oluşturan “edep”, “saygı”, “vefa”, “hürmet”, “haysiyet”, “şeref” gibi erdem sayılan manevi duygular, şimdi ancak bir başkasını kendisine râm etmek için sadece karşısındakine lazımmış gibi kullanılıyor.
Görüşmelerde, konuşmalarda bu anlamda içi boş, kulağa hoş gelen “hak hukuk, barış kardeşlik” muhabbetleri dillendiriliyor. Gerçekte ise doymak bilmeyen insan egosuna, ormanda kırmızı başlıklı kızlar aranıyor. Güçlünün hukuku geçerli olan bir anlayışta, herkes güçlü olmasa da güçlü görünmek için, yağmasa da gürlemek zorunda olduğunu hissediyor. Yunus Emre hazretleri dönemindeki, “bir gönüle girmek” yerine, artık beyinlere hükmetmek amaçlanıyor. “Bir harf öğretenin kölesi olmak”, “bir fincan kahvenin kırk yılı hatırı sayılmak” masallarda söylenen ninni gibi algılanıyor. “Yetimin hakkı”, “mazlumun ahı”, “ayıp”, “ günah” gibi duygular, tamamen demodeleşmiş ve artık hiçbir yaptırımı olmayan nostaljik birer söz olarak adına şovmen denilen kimi edep fukarası gençlerin alaylı konuşmalarına garnitür oluyor. “Büyüğe saygı”, “küçüğe sevgi” öğretileri tören demeçlerinde birer klişe söz olarak kullanılıyor. Bir toplum olarak birbirimizi anlamaya birbirimize saygı göstermeye örfümüzle geleneğimizle kültürümüzle inancımızla tanışmaya çok ama çok ihtiyacımız var. Saygılarıma...
           Ali Murat Yılmaz-İstanbul
 
 
Bu dünya kimlerin dünyası?
 
"Ah Feridun Ağabey, canım ağabey, iyi ki varsın… Dertlerimizi sizinle paylaşıyoruz… Ağabey, bu dünya ki hileyi iyi bilenlerin, oyunu iyi oynayanların, mert değil namertlerin dünyası olmuş be abi… Yalan söylemeyi sanat hâline getirenlerin dünyası... Doğru söyleyeni dokuz köyden kovanların dünyası… Kendisinden başkasına değer vermeyenlerin dünyası… Kılık kıyafeti afili kendisi beş kuruş etmez karaktersizlerin dünyası… Ağabey sadece görsünler diye desinler diye yaşayanların ve ihanetin sahtekârlıkların ikiyüzlülerin dünyası... Bugün aldatıldığımı öğrendiğim gün ağabey… Ciğerim köz gibi yandı… Ahımdan içimde kebap oldum… Ağlaya ağlaya gözlerim kan çanağına döndü... Gözleri görmeyen babam benim o hâlimi görse gözleri ağlamaktan zaten görmez olurdu… İnsan mert olur abi mert olur… İnsan insanı kandırmaz… Herkes kendine göre haklı olabilir ama bu hakikati değiştirir mi ağabey? En güvendiğim insanlar yüzünden hapse düşüyorum… Yuvam yıkılıyor… Beni bu hâle düşürenler benden elde edecekleri haksız kazancı evlerine götürecekken hiç mi vicdanları sızlamaz… Ah Feridun Ağabey…"
          Rumuz: U.K.-Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.