Üniversiteli işçiler memur statüsü istiyor

A -
A +
Bizler kamu kurumlarında 4.857 sayılı iş kanununa göre çalışan daimi kadrodaki üniversite mezunu işçileriz. Kamuda işe başlatılırken KPSS, İş Beceri Değerlendirmesi ve Mülakat elemelerinden geçirildik. Yıllardır çalıştığımız kurumlarda diplomalarımızın gerektirdiği işleri yaparken, mezuniyetlerinin dışında farklı işlerde çalıştırılan arkadaşlarımız da bulunmaktadır.
Çalıştırıldığımız kadrolarda eğitimimizin ve mesleki yeterliliğimizin körelmemesi ve devletimizin ihtiyaç duyduğu kalifiye personel ihtiyacını karşılayabilmek adına (eğitim iznimiz olmamasına rağmen) üniversitelerin ilgili bölümlerini ön lisans, lisans, lisansüstü ve hatta doktora düzeyinde tamamlayıp kendimizi geliştirdik. Kamuda liyakat ve sadakate dayalı bir kariyer sistemine dâhil olmayı istiyoruz. Kurumlarımızda yan yana çalıştığımız memur ve sözleşmeli arkadaşlarımızla aynı üniversitelerin aynı bölümlerinden mezun olmamıza ve şu an aynı işleri yapmamıza rağmen statümüz farklıdır. Yani eşit işe eşit haklar noktasından uzağız.
Üniversite mezunu olmamıza rağmen işçi statüsünde olduğumuzdan çalıştığımız kurum bizi istediği yerde ve pozisyonda çalıştırmakta bununla birlikte memur ve sözleşmeli arkadaşlarımız ise unvanlarını kullanmakta ve görevde yükselebilmekte şef, müdür yardımcısı, müdürlük gibi makamlara kadar yükselebilmektedirler. Buna karşın işçi statüsünde değerlendirilen biz üniversite mezunları doktora yapmış olsak da statü gereği görevde yükselme gibi özlük haklarından faydalanamamaktayız. Bu sebeple daha birçok mahrumiyet yaşayan bizlerin gerekli yasal düzenlemeler yapılarak kamu maliyesine hiçbir ilave yük getirmeyen memur kadrosuna dönüştürülmesi hususunu, Saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.”
K. A. - Üniversite mezunu işçiler adına
***
 
Bizim okulda bir tane bile yok…
“Feridun Ağabey, geçen gün yayınlanan yazınızı okudum. Çorum'un bir okulunun yetersizliklerinden bahis açmışsınız. Bir kamu çalışanı olarak okulun adını şikâyet etmek gibi algılanacağından yazmayacağım. Söz ettiğiniz okulda gene üç akıllı tahta varmış. Bizim okulda hiç yok. Yani Afyon'un köyleri de var bilinmesini istedim. 1999 yılında yapılmış iki idari odası olan klasik tip proje okul binasının idari odalarından birisi sınıf yapılmış. Burada 15 öğrenci ders görüyor. Bırakın akıllı tahtayı öğretmenler odamız dahi yok. 10 çalışan olarak bizler 6 kişinin ancak oturabildiği diğer 4 kişinin de boş gördüğü yere sıkışarak oturduğu merdiven altı yerde öğretmenler toplantısı yapıyoruz. Memleketini seven köyümün insanı bir kere olsun ağlamaz. Devletin büyükleri bilsin ister. Ancak bu güne kadar bizim okulumuz için bir çözüm ortaya konulmadı. Biz çalışanlar ise “olduğu kadar olmadığı kader” deyip rutin görevimizi yapmaya devam ediyoruz. Daha çok çetin eleştirilerim olurdu da bir atasözü “İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır” sözü beni ölçülü olmaya zorluyor. Haberiniz olsun istedim. Saygılar”
Rumuz: “Şuhutlu”- Afyon
 
***
Pazarlama hakkında farklı bir fikir
“Eğer orta ölçekli bir şirketseniz ve pazarlama bölümü için ekip kurmak bütçenizi zorlayacaksa o zaman patron olarak pazarlamayı doğrudan kendinize bağlayın.
Bir yöneticiyi aynı anda bu iki işten sorumlu tutmayın. Pazarlama, satış ve müşteri oluşturma bölümüdür, doğrudan satış yapmaz. Eğer hem pazarlamayı hem de satışı aynı müdüre bağlarsanız, kendisi ya “satış acil ve önemli bir iştir” deyip pazarlamayı ihmal edecektir. Ya da ikisinin farklı şeyler olduğunu bilse bile hedef tutturma baskısından dolayı “acil değil” diyerek pazarlamanın yükümlülüklerini erteleyecektir. Bu erteleme size gün geçtikçe daha fazla indirim yaptıracak, daha uzun vadelerde tahsilat kabul ettirecek ve doğal olarak marka değerinizin her geçen gün düşmesine sebep olacaktır. “Pazarlama, üretim öncesinden satış sonrasına her şeyin mükemmel gitmesini sağlayan, başlangıç ve bitiş noktası olmayan, markanın ömrü boyunca sürecek bir yaşam döngüsüdür. Ürüne marka adı bulmak, ürünü, hizmeti, hedef kitleyi iyi tanımaktır. Markayı tüm tehditlerden korumaktır; analizdir, stratejidir, matematiktir. Neyi kaç liraya üreteceğinize; onun satış fiyatına, vadesine; insanlarla onu nasıl tanıştıracağınıza; ofisinizi, mağazanızı, internet sayfanızı nasıl tasarlayacağınıza karar verir. Müşterilerinizi nasıl memnun edeceğinizi ve sadık kılacağınızı size söyler. Aslında markayı oluşturandır pazarlama. Dolayısıyla pazarlama için; Kararlı olun, Kaliteli zaman ayırın. Yeterli bütçe ayırın. Pazarlama “acil olmayan önemli bir iştir”, pazarlamayı önemsemezseniz, acil çözülmesi gereken birçok başka sıkıntı çıkacaktır.”
Değişim Dinamikleri Yönetim Merkezi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.