Sahte güneş gözlüklerine dikkat!

Güneş gözlüğü alırken nelere dikkat etmeliyiz?

1) Güneş gözlüğü uzun seneler moda, süs, aksesuar amaçlı ve rüzgâr-kardan korunmak amacı ile kullanılmıştır. Artık günümüzde UV radyasyonunun göz ve cilt üzerindeki zararlı etkisi bilimsel olarak ispatlanmıştır. Türkiye; işporta, sahte gözlük çöplüğüne dönüşmüştür. Bu görüntü ülkemize yakışmamaktadır.

2) "Yüzüme yakıştı mı? Fiyatı uygun mu?" soruları ile doğru güneş gözlüğü seçemezsiniz.

Seçilecek güneş gözlüğü profesyonel bir destek gerektirir. Bunun için güneş gözlüklerinin sosyete pazarları, işportadan değil bu eğitimi almış optisyenlik müesseselerinden gözlükçü ve optisyenlerden alınması gerekir.

3) Güneş gözlüğü 400 nm'ye kadar olan UV radyasyonunu tutmalıdır. UV radyasyonunu gözümüzle göremeyiz. Ancak zararlı etkilerini gözlemleyebiliriz. İşporta gözlüklerinin UV radyasyonunu tam olarak tutabileceğini hiç kimse garanti edemez.

4) Güneş camı rengi olarak gri, yeşil ve kahverengi tavsiye edilmektedir. Güneş camı trafik sinyalizasyon renklerinin algılanmasında bir problem çıkartmamalıdır. İşporta gözlüklerinde bunu kimse garanti edemez. Kazalara dolayısıyla can ve mal kayıplarına sebep olabilir. Güneş gözlüğü iki renkli cam bir çerçeveden ibaret değildir. Gözlerinizle kumar oynamayın!

 

 

 

“Kaliteli bir deri markası diye gittiğim TERGAN Mağazasından kampanya kapsamında fiyatı 400 liraya yakın olan ayakkabıyı yarı fiyatına mı ne aldım. Daha önce aldığım cüzdanımdan da çok memnun idim. Aldığım ayakkabının görünüşü şıktı ve gerçekten de deriydi. Hâlen de kullanıyorum. Ama altına yapıştırılan süngerin çok az bir süre sonra en ufak bir ıslak zeminde jilet gibi kaydığını ne ben düşündüm ne de TERGAN yetkilileri düşünmüş olmalı. Sendeleyip düşeyazdığımın haddini hesabını bilmiyorum da bir defasında da kaldırıma düştüm. Allahtan bir yerim kırılmadı. Sonra bu ayakkabı beni bir gün sakat bırakacak diyerek gittim bir ayakkabı tamircisine altına pençe lastiği yapıştırttım. Bunu, deri ürünleri gerçekten kaliteli olan TERGAN firmasının bilmesi ve müşteri memnuniyeti açısından ayakkabı pençesini de dikkate alması için yazıyorum. Selamlar...”

 

 

 

Merhaba Feridun Ağabey. "İtimat ihanetin anahtarıdır" diye bir söz vardır. Parasızlık en samimi arkadaşımla beni karşı karşıya getirdi. Arkadaşım işleri biraz sarpa sardığı bir dönemde kredi kartının borcunu ödeme konusunda benden yardım istedi. Kartı al, borcunu öde, istersen de sen kullan dedi. Ben de borcunu ödemekle birlikte kullanmaya başladım. Zaman içinde limit artışı da oldu. Onu da kabullendim. Hesap arkadaşın üzerine olmakla birlikte kartı ben kullanır oldum. Ödemeleri yaptığım sürece de sıkıntı yoktu. Ama benim de işlerim sıkıntıya girdi. Kartın borçlarını ödeyemez duruma geldim. Bu defa arkadaşım banka karşısında kendisi sorumlu olduğu için sıkıntıya düştü. Şimdi gerçi kartı yapılandırdı ama borcu benim ödememi istiyor. Ben ise ödeyecek durumda değilim. Ne yapacağımı şaşırdım. En samimi arkadaşımla aram bozuldu. Zamanında ona iyilik yapayım derken kartı kullanmaya başlayınca hem kendime hem ona kötülük etmiş oldum. Siz siz olun iyi günde “bir şey olmaz” diyerek başkasına ait resmî hesap, kart vb. gibi konulara girmeyin. Dostluğunuza zarar vermeyin...

 

 

 

"Feridun Ağabey, samimi bir arkadaşım emlakçılık yapmaya başladığında kiraya verdiği yerlerin elektrik su doğalgaz gibi bazı sayaçlarını benim üzerimden göstermişti. O yıllarda birbirimizden beklentilerimiz vardı. Samimiyetimiz vardı. Zamanla ortak menfaatlerimiz bitti ve ayrıldık. Yıllar sonra baktım benim adıma olan birkaç yerin faturaları ödenmemiş ve icralık olmuş. Hepsi benim üzerime olduğu için bir şey yapamıyorum. Arkadaşı arıyorum, 'kusura bakma o zaman sen de razı olmuştun. Şu an için benim ödeme şansım yok' diyor. Hiç alakası olmadığı hâlde bu borçlarla karşı karşıya kaldım. Çaresiz ne yapacağımı şaşırdım” diyen İstanbul’dan F.D. isimli okuyucumuza: Ne olursa olsun dünyanın binbir türlü hâlini düşünerek hareket etmeli ve resmî anlamda kimse arkadaşına bu tür tekliflerde bulunmamalıdır. Bulunulursa da kabul edilmemelidir.