AYEDAŞ ve TEDAŞ mağduriyetimizi ne zaman giderecek?

A -
A +
İstanbul’da Şile ilçesi Kervansaray Mahallesi Gâvurderesi mevkiinde bulunan, 5.630 metrekare tapulu tarlamızın içinden, 2 adet yüksek gerilim elektrik direği geçmektedir. Bu elektrik direklerinin kaldırılması için 2 yıldır mücadele veriyoruz. Fakat maalesef bir netice alamadık. AYEDAŞ’a 2 yıl içinde 3 defa dilekçe verdik. Birinci dilekçe 2017 yılı başlarında ve 9206308394 numaralı. İkinci dilekçe 19.2.2019 tarihli ve 9228824616 numaralı. Üçüncü dilekçe 29.5.2019 tarihli ve 9232101735 numaralı. Tarlamızın tam ortasından geçen bu direkler sebebiyle buraya bir şey yapamıyoruz ve mağdur olduk. Bu elektrik direkleri çok uzun süredir tarlamızda bulunduğu için aslında bu kurumlardan işgaliye bedeli de talep edebiliriz. Fakat bunu yapmıyoruz ve AYEDAŞ ile TEDAŞ’ın bir an önce 2 direği kaldırarak bu mağduriyetimizi gidermesini bekliyoruz.             İsmi mahfuz     “O videoları izleme!” demek çözüm mü?   Feridun Ağabey, üniversite öğrencisiyim. Çocukluğumuzdan beri evde ailemizden gizli saklı video izleyerek büyüdük. Bu faydasız yasaklara ne zaman son vereceğiz? Hem internette var olan yayınlardan haberleri yok. Hem bize onu izleme bunu izleme diye baskı kuruyorlar. Korkuları var tamam. Bizim yanlış yollara sapmamız. Yabancı kültür etkisinde kalmamız. İnancımızdan itikadımızdan uzaklaşmak… Haklılar bu alanda binlerce değişik videolar oyunlar vb. yayınlanıyor. Tamam biz gençler olarak bu videoları izlemeyelim. Siz söyleyin hangi videoları izleyelim? Bize bizim kültürümüzde bizim inancımızda bizim tarihimizde bu tür videoları kim veya kimler hazırlıyor? Var mı bize bu şekilde internet dünyasında hizmet veren videolar, oyunlar, programlar? Tarihimizi, kültürümüzü anlatan kaç genç var? Gençlere heyecan veren, merak uyandıran, gençlik duygularını okşayan ama bize göre olan yayın yok… O hâlde sadece “izleme!” demek çözüm mü? Genç olarak merak edeceğim izleyebileceğim ama yanlış bilgiyi vermeyecek programlar oluşturmadan sadece izleme demek çözüm değil. Şimdi sosyal medyada olmayınca dünyada yok sayılıyorsunuz. Ailelerimiz kendileri sosyal medyadan habersiz bize sadece yasak koyuyor. Bizi anlamayan ana babaların baskısı bir yandan, arzu ettiğimiz bize göre yayınların olmaması bir yandan bizi çok üzüyor. Buradan Millî Eğitim Bakanlığımıza Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımıza bu konuda büyük görev düşüyor. Burada bazı eğitimcilerin yazıları yayınlanıyor. Hepsi gençlerin kontrol edilmesi üzerine… Kimse de demiyor ki bu gençliği bu yeni dünyaya hazır hâle getirmek için biz ne yapabiliriz? Bir şey yapıyor muyuz? Sadece öğretmen kendine saygı bekliyor, ana baba sözünün dinlenmesini istiyor, okul ödevinin yapılmasını istiyor. Biz gençlerin internette ne hâlde olduğumuzu kimse ilgilendirmiyor…             Melih Mehmet Kurt-İstanbul     Bunlar boş iş değil, dert çok   10 yaşımdan beri yani 40 yıldır elektrik-elektronik-bilgisayar ile ilgiliyim. Lise ve üniversite eğitimimi de elektrik üzerine yaptım. 30 yıldır öğretmen, uzman öğretmen, atölye şefi, bölüm şefi, okul yöneticisi olarak görev yapıyorum. Kimse inanmayacak belki ama bu süre zarfında pek mazeret izni kullanmadım, pek rapor almadım desem yeridir. Okulda işim/dersim olsun olmasın her gün 8-12 saatimi geçirdim. Yapacak bir iş olmadığında ise kitap okudum. Kitap yazdım. 51 yıllık hayat çizgime 57 de kitap sığdırdım. Kendini övüyor diyen çok olacaktır ama 57 kitap üreten, bırakın 57'yi 1 kitap üreten 2.000 öğretmenimiz bile yok. Çoğunluk kitap yazmadığı gibi, yazmak isteyenlere de her zaman engel oluyor. Son 25 yıllık süreçte kitaplar yazdığım için başıma gelmeyen de kalmadı. İftira attılar, hırsız dediler, kopyacı dediler, vergi kaçırıyor dediler, FETÖ kuklalarını kullanarak sürgün ettiler vb... 2015 yılında bir meslek lisesinde idareci olarak çalışmaya başladım. Okulun ISO9001, TSE, CE, 5S, KAIZEN protokollerine, standartlarına uygun olması için çalışmalara başladım. Önce 300 kadar floresan, metal halide, halojen, akkor lambayı söküp çöpe attım. Yerlerine 3-5-7-8-9-10-12 Watt'lık led lambalardan taktım. Okulun aylık elektrik tüketimi 5500-6000 kWh seviyesinden 2000-2500 kWh seviyesine düştü. Tüm arızalı pisuvar, sifon, çeşmeleri onarttım. Akşamları okulun ana su vanasını kapattım. Aylık 400 metreküp olan su tüketimi 200-220 metreküpe indi. Okulun dış cephesine ısı yalıtımı yaptırdım. Tüm pencerelere kauçuk fitil taktırdım. Yıllık yakacak tüketimi 60 tondan 30-35 tona indi. Okulun ana elektrik dağıtım panosundaki kompanzasyon sistemini yenilettim. Elektronik cihazların zırt pırt “arızalanması” sorunu azaldı. 53.800 okulumuz var. Bunların yaklaşık 30 bininde kompanzasyon panosu var. Tespitlerime göre ifade edeyim. Bu panoların yüzde 80-90'ı hatalı çalışıyor. Bu da okulun arızalarını artırıyor. Elektrik tüketim bedelinin artmasına yol açıyor. Konu hakkında bilgi sahibi olmayan idareciler kompanzasyon panosunu ayarlattırmıyor. Dert çok vesselam…          Ali Özdemir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.